13. Uluslararası Resort Turizm Kongresi Antalya'da gerçekleşti
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği’nin (AKTOB), turizm sektörünü ilgilendiren konuların ulusal ve uluslararası boyutta ele alındığı, “Turizmin Geleceği, Geleceğin Turizmi” mottosuyla geleneksel hale getirdiği Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nin 13’üncüsü, Türkiye İş Bankası’nın ana sponsorluğunda Antalya’da gerçekleştirildi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, turizmde dolu dolu bir yılın daha sonuna geldiklerini, yılbaşında 55,6 milyar dolar turizm geliri hedeflediklerini ve hedefe çok yakın olduklarını söyledi. Bakan Ersoy, turizm sektörü rakamlarına dair şu bilgileri verdi: "2023 yılı Ocak-Ekim döneminde ağırladığımız toplam ziyaretçi sayısı 50,2 milyon kişiyi aştı. Tatillerinde Türkiye'yi tercih eden yabancı turist sayısı bu 10 ayda, bir önceki yılın aynı dönemine göre %11,58'lik artış göstermiştir. Turizm gelirlerinde ise 2023 Ocak-Eylül döneminde 42 milyar dolara ulaşmış durumdayız. Geçen yılın aynı döneminde ulaştığımız 35 milyar dolarlık gelirle kıyaslandığında %20'lik bir artış elde ettiğimizi memnuniyetle görüyoruz."
Kişi başı gecelik harcama rakamlarında da önemli bir başarı elde edildiğini belirten Bakan Ersoy, 2017 yılında 65 dolar olan kişi başı gecelik harcama rakamının hayata geçirilen başarılı politikalar sonucunda geçen yıl 89 dolara yükseldiğini, bu sene ise 100 dolar ile tamamlamayı planladıklarını vurguladı. Türkiye'nin turizmde dünyanın süper liginde yer aldığına işaret eden Ersoy, "2028'de hedefimiz çok daha büyük. Turizm gelirinde çıtayı 100 milyar dolar seviyesine çıkaracağız. İnşallah her zaman olduğu gibi değerli sektör paydaşlarımızın da özverili çalışmaları ve destekleriyle hedeflerimizi birer birer tutturacağız" dedi.
Mehmet Nuri Ersoy, turizmde geleceğin en önemli trendlerinden birinin "sürdürülebilir turizm" olacağını vurgulayarak, Türkiye olarak bu alanda da etkin bir çalışma yürüttüklerini söyledi. "Güvenli ve Sürdürülebilir Turizm Programı"nı uygulamaya başladıklarını ve bunun için dünyanın en üst düzey sürdürülebilirlik platformu olan "Global Sustainable Tourism Council" ile 3 yıllık bir protokole imza attıklarını hatırlatan Ersoy, bu protokolle Türkiye'nin, dünyada sürdürülebilir turizm alanında hükümet nezdinde ulusal bir program geliştirmek üzere anlaşma yapan ilk ülke olduğunu vurguladı. Ersoy, Sürdürülebilir Turizm Programı kapsamında 7 bin 568 tesisin birinci aşama belgesi, 634 tesisin ise üçüncü aşama sertifikası aldığını, halihazırda devam eden çalışmalar kapsamında 809 tesisin de belgelendirme sürecinin devam ettiğini belirtti.
“Antalya’nın ardından Muğla, İstanbul, İzmir gibi illerde de İhtisas Şubeleri açacağız”
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran da yaptığı konuşmada, ülke ekonomisine katkı sağlayacak bazı sektörleri stratejik öncelik alanları olarak belirleyip, Türkiye ölçeğinde o sektörün kaderini değiştirecek adımlar atma ve atılımlar yapma konusunda bir yolculuğa çıktıklarını ifade etti. Turizmin de çarpan etkisi çok yüksek bir sektör olduğunu belirten Aran, turizmle birlikte yerel el sanatlarından restoranlara, hediyelik eşya satıcılarından çiftçilere herkesin kazandığını, ülke ekonomisine katkı sağlamanın en doğrudan yollarından birinin turizmi desteklemek olduğunu söyledi.
Aran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin ilk yüz yılına tarım ve sanayi damga vurdu, lokomotif sektörlerimiz, itici gücümüz oldu. Bundan sonra dijital çağda turizmin Türkiye’de milli ekonomiye katkısının, milli ekonomiden aldığı payın artacağını ve bankacılık sektörünün turizme verdiği kredilerin çok ciddi miktarda katlanarak büyüyeceğini düşünüyoruz. AKTOB Kongresi sponsorluğuyla Cumhuriyetimizin 100. yılında sadece bir etkinliğe sponsor olmuş değiliz. Turizmdeki strateji değişikliğimizi, turizmdeki odaklanmamızı sektörün tüm oyuncularına, onların en çok değer verdiği, önem verdiği bu etkinlikte duyurmak için buradayız. Umuyorum İş Bankası ölçeğinde bir bankanın bir sektöre açık destek verdiği zaman o sektörün nasıl ivmelendiğini, nasıl hareket ettiğini görme fırsatı yaşarız.”
Odaklanmanın fark yaratan en temel unsur olduğunun altını çizen Aran, Antalya’daki kurumsal şubeyi Turizm İhtisas Şubesi haline dönüştüreceklerini söyledi. Antalya’nın ardından ülke ekonomisi açısından turizm gelirine en çok katkı sağlayan Muğla, İstanbul, İzmir gibi başka illerde de Turizm İhtisas Şubeleri açacaklarını ifade eden Aran, bu şubelerin odağının tamamen otel ve işletmeciler olacağını, sadece turizm sektörüne yönelik ürün ve hizmet sunacağını, sektörün ihtiyaçlarını bilen, sektör temsilcileriyle aynı dili konuşan çalışanların olacağını anlattı.
“Turizm, Türkiye’nin ikinci yüz yıl hikâyesinin önemli kilometre taşlarından biri”
Bankacılığın rekabetin çok yoğun yaşandığı bir sektör olduğuna dikkat çeken Aran, “İş Bankası bir oyuna girdiği zaman, bu alandaki diğer oyuncuların buna karşılık vermesi, bizim ölçeğimizdeki bir bankaya diğer kurumların eşlik etmesi sektör için olumlu olacaktır. Sektörde değişimler, dönüşümler olduğunda dünyada turizmde belki birinciliğe, ikinciliğe oynayacak yatırımları yapar, daha yüksek markalar yaratırız” değerlendirmesinde bulundu.
Aran, turizm sektöründe kamunun yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının ve ilgili birliklerin son derece güçlü olduğunu belirterek, “Türkiye’de herkesin aynı iradede olduğu, bir şeyi yapmak istediği zaman yapmaya gücünün yeteceği alanlardan biri de turizm. Ben bunun çok iyi değerlendirileceğini ve Türkiye’nin ikinci yüzyıl hikâyesinin önemli kilometre taşlarından birinin turizm olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Son yıllarda turizmde elde edilen başarılara değinen Aran, “Pandemiden savaşa, orman yangınlarından depreme pek çok felaketin ortasında sağlanan bu başarının çok daha anlamlı, kıymetli olduğunu ve geleceğe yönelik olarak sektöre pozitif bakmayı sağladığının altını çizmek istiyorum” dedi.
“Kredi hacmimizi iki katına çıkaracak hamleler yapacağız”
“Biz bugüne dek sektöre ne kadar kredi vermişsek bunu en azından iki katına çıkaracak hamleleri yapacağız” diyen Hakan Aran, “Bizim turizm sektörüne yönelik 1 milyar dolarlık kredi bakiyemiz var. Şu an itibarıyla kullandırılmış olan ve turizmcilerde bulunan rakam. 1 milyar dolarlık kredi hacminin önümüzdeki iki yıllık süreçte 2 milyar dolara çıkmasını hedefliyoruz. Renovasyon kredilerinden enerji verimliliğine, atık yönetiminden yeşil dönüşüme, sezon öncesi hazırlıkların finansmanından yeni tesis yatırımlarına çok geniş alanda en uygun koşullarda ilave 1 milyar dolarlık kaynak tesis edeceğiz. 2024-2025 yıllarının sektör için yatırım yılları olabileceğini düşünüyoruz” dedi.
İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda 2024 ve 2025’in tam bir yatırım dönemi olacağını, fırsatlarının çok iyi değerlendirilmesi gerektiğine inandıklarını ifade eden Aran, iki yılın yatırımla geçirilmesi durumunda 2026’nın tam bir patlama yılı olacağını; ondan sonraki dönemin ise çok daha rahat, öngörülebilirliğin sağlandığı, enflasyonun tek haneli seviyelere indirildiği bir dönem yaşanacağını söyledi.
Turizm Bankacılığı Bölümü, Turizm Kart
Banka bünyesinde Turizm Bankacılığı Bölümü kuracaklarını da aktaran Hakan Aran, stratejik olarak önem verdikleri sektörde İhtisas Şubelerinin kurulmasının ardından ilk başta sektörü kredi yoluyla destekleyeceklerini ifade etti. Aran, sektörde ilk başta krediye erişiminin kolaylaşması ve finansmanın ucuzlaması gerektiğini, bu olduktan sonra turizmi daha da geliştirmeye dönük projeler hayata geçirmeye odaklanacaklarını belirtti.
Sektöre yönelik Turizm Kart uygulamasının olacağını da ifade eden Aran, kartların ödeme periyotlarını turizmin gelir yapısına göre ayarlayacaklarını ve turizmcilerin yaşam döngüsüne uygun olarak finansal ürünleri oluşturacaklarını, yenilikçi ürünler sunacaklarını söyledi.
''100 milyon turist ve 100 milyar dolar turizm geliri''
AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu da konuşmasında Cumhuriyetin 100. yılına vurgu yaparak, “Bu gün burada bir araya gelip turizmi konuşabiliyorsak, 100 milyon turist ve 100 milyar dolar turizm geliri elde etmeyi planlıyorsak, bu hedef Cumhuriyeti kuran vizyonerliğin devamı, mevcut potansiyelimiz düşünüldüğünde ise tamamıyla rasyonel bir gelecek planlamasıdır. Bu mevcut potansiyelimiz ile turizmi besleyen kaynaklara, onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış coğrafyamız, dünya tarihine damga vuran arkeolojik varlıklarımız, doğal zenginlikler, turizm çeşitliliği yaratan farklı konseptler, dünya standartlarının üzerinde hizmet verdiğimiz konaklama işletmelerimizle birlikte dünyadaki turizm liderleri arasında yer alıyoruz” dedi.
Kongrenin genel teması olan “sürdürülebilir turizm” konusuna işaret eden Kavaloğlu, önümüzdeki yıl karbon ayak izini sıfıra yakın bir kongre yapmayı planladıklarını söyledi.
Turizmin gücünü insandan alan bir endüstri olduğunu ifade eden Kavaloğlu, Türkiye’nin rekabet gücünün en güçlü ve vazgeçilmez potansiyelinin genç nüfusla birlikte özgün insan gücü olduğunu belirtti.
Kaan Kavaloğlu, Türkiye’nin çeşitli aralıklarla meydana gelmiş, ulusal ve küresel ölçekteki tüm krizleri en üst düzeyde yönetebildiğini, yaşanan bütün bu olumsuzluklara rağmen her zaman dünyada en hızlı toparlanan bir destinasyon olduğunu söyledi.
Sektörün, dünya ve turizm gündeminin başında yer alan ve “geçici bir kriz” olmayan iklim değişikliğinin yol açtığı negatif etkilerle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Kavaloğlu, “Bu konudan en fazla etkilenecek sektör olacağımızın bilincindeyiz. Bu yıl kongre ana temasını bu sebeple ‘sürdürülebilir turizm’ olarak belirledik. Tüm sektörlerde endüstrilerin geleceğini belirleyen, ülke ekonomilerine yön verecek, yaşamsal belirleyici olarak gördüğümüz sürdürülebilirliği çalışmalarımızın en başına koyduk” dedi.
Sektörün kredi ve finansal destek ihtiyacına dikkat çeken Kavaloğlu, sektörün yeni yatırımlar; yaşanan krizler nedeniyle işleyen otellerde doğan kredi ihtiyacı; otellerin restorasyon ve renovasyon ihtiyaçları olmak üzere üç çeşit finansman ihtiyacı bulunduğunun altını çizdi. Kavaloğlu, “Aynı dili konuştuğumuz bir finansman gücü önemli. Ocak-Şubat-Mart’ta rezervasyon alıyoruz ama bu aylarda en kötü dönemimizi yaşıyoruz. Dolayısıyla bunu bilen, bunun farkında olan, ödeme planlarını ona göre yapmaya imkân veren, gerektiği anda gerektiği müdahaleleri yapabilecek finansman gücü turizm sektörünü çok rahatlatacaktır” diye konuştu.
''16 milyon ile tarihi rekora ulaşmasını bekliyoruz''
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de, turizmi ülkemizin uluslararası arenada en rekabetçi olduğu alan şeklinde tanımlayarak, bunun pandemi sonrasında en net şekilde görüldüğünü, dünyada en hızlı geri dönüşü gerçekleştiren destinasyonların başında Türkiye ve Antalya’nın geldiğini belirtti. Bu başarının, yatırımcılar, işletmeciler, sivil toplum kuruluşları, kamu kesimi, valilikler, yerel yöneticilerin tam bir takım oyunu sergilemesiyle başarıldığını ifade eden Böcek, “2023 sonuna geldiğimizde ülkemiz ve şehrimiz turizmde rekorların kırıldığı bir yılı yaşayacaktır. Antalya sayıları şimdiden 15 milyonu geçti. 16 milyon ile tarihi rekora ulaşmasını bekliyoruz. Ülkemiz yıl sonu hedefi olan 56 milyar dolar gelir hedefine emin adımlarla yürümektedir. Antalyamız nitelikli yatak kapasitesi ve özverili hizmet anlayışıyla ülkemizdeki gecelemenin yaklaşık yüzde 45’ini gerçekleştirerek en büyük katkıyı sunmaktadır” diye konuştu.
Böcek, Antalya’nın yoğun yerli ve yabancı göçe maruz kalması; nüfusunun on katı düzeyinde ziyaretçiye ev sahipliği yapması nedeniyle ulaşım, altyapı, çevre yönetiminde artan iş yükü gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığını ifade ederek, yürütülen yol ve altyapı çalışmaları hakkında bilgi verdi.
''Tüm sıkıntılara rağmen turizmin büyüyeceğini de tüm raporlar gösteriyor''
Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Erkan Yağcı ise, dünya turizm pastasının büyümesinin beklendiğini ve buradaki resimde Türkiye’nin de ön plana çıktığını belirterek, Türkiye’nin artık süper ligin bir oyuncusu olduğunu belirtti.
Yağcı, “Belli bir irtifaya geldik. Orada yolculuğumuzu sağlıklı bir şekilde sürdürmemiz gerekiyor. Turizmde fırsatlar da riskler de devam ediyor. Bunlar hayatımızın yeni normali. 2023 ve sonrasında yeni sektörel gerçekler var. Hepsinin farkındayız. Tüm sıkıntılara rağmen turizmin büyüyeceğini de tüm raporlar gösteriyor. Önümüzdeki iki yıl Türkiye’nin yarattığı yeni paradigmada başarısını devam ettirmesi için sektörün kendisine göstereceği özgüven son derece önemli olacak. Önümüzdeki 10 yılda Türkiye bölgesinde parlayan yıldız olacak” şeklinde konuştu.
Bunlar da ilginizi çekebilir