GÜNDEM

BM ülkelerinin liderleri Geleceğin Zirvesi'nde buluşacak

Abone Ol

Liderler, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun başlamasından hemen önce, 22-23 Eylül tarihlerinde BM'de düzenlenecek "Geleceğin Zirvesi"nde bir araya gelecek. Yaklaşık 130 devlet ve hükümet başkanının katılması beklenen bu etkinlikte, Türkiye'ye de konuşma süresi ayrıldı. Zirvenin amacı, "daha iyi bir bugün ve geleceği korumak için uluslararası mutabakat sağlanması." Üye ülkeler, çatışmaların önlenmesi ve çözümü, iklim değişikliğiyle mücadele, daha adil bir finansal sistem kurulması gibi alanlarda ortak hareket etmeye teşvik edilecek.

BM üyeleri, 2020'de kuruluşun 75. yılı kutlamaları sırasında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'ten küresel işbirliğinin geliştirilmesine yönelik yeni bir vizyon oluşturmasını talep etti. Bu talep doğrultusunda, Guterres 2021'de "Ortak Gündemimiz" adlı bir rapor yayımladı ve önerilerini sundu. Ayrıca, 2024'te zirve düzenlenmesi çağrısında bulundu. Guterres, "21. yüzyılın zorluklarına çözüm sunabilecek 21. yüzyıl kuruluşlarına ihtiyaç duyuyoruz." diyerek reform çağrısı yaptı. Özellikle BM Güvenlik Konseyi ve küresel finansal sistemde reformların gerekliliğine vurgu yapan Guterres, "Geçmiş nesiller için kurulan sistemle, gelecek nesiller için bir dünya inşa edemeyiz." mesajını verdi.

Müzakereler ve Gelecek Paktı  

Genel Sekreter Guterres'in "mirası" olarak değerlendirilecek zirve öncesinde, üye ülke temsilcileri bir süredir "Gelecek Paktı" üzerinde müzakereler yürütüyor. Bu anlaşmanın, "Gelecek Nesiller için Deklarasyon" ve "Küresel Dijital Sözleşme" ile genişletilmesi bekleniyor. Zirvenin odağında, sürdürülebilir kalkınma, uluslararası barış ve güvenlik, dijital işbirliği, gençlerin ve gelecek nesillerin hakları ile küresel yönetişimin dönüştürülmesi yer alıyor. Ancak, silahsızlanma, BM Güvenlik Konseyi reformu ve mali kuruluşların yeniden yapılandırılması gibi konularda henüz uzlaşı sağlanabilmiş değil. 

Beş Daimi Üyenin Katılmaması Eleştiriliyor  

Zirveye BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin lider düzeyinde katılmaması, eleştirilere neden olmuş durumda. 193 ülkenin bir anlaşma üzerinde uzlaşması büyük bir başarı olarak görülse de, bu sürecin talepleri dengelemek adına anlaşmanın dilini zayıflatabileceği ve etkisini azaltabileceği endişesi dile getiriliyor.