GÜNDEM

Sustainable Brands Türkiye 2024'te iş dünyasında sürdürülebilir büyüme ve değişim vurgusu

Abone Ol

Sustainable Brands Türkiye 2024, 17-18 Eylül tarihlerinde Swissotel Bosphorus'ta gerçekleştirilerek sürdürülebilirlik alanındaki küresel ve yerel liderleri bir araya getirdi. Konferans, inovatif iş stratejileri, yapay zekâ kullanımı, tedarik zinciri dönüşümü ve kültürel değişim gibi konuları ele aldı. Bu yıl 12.’si gerçekleştirilen konferansta, Thomas Kolster ve Afşin Yurdakul moderatörlüğünde, 20'den fazla uluslararası konuşmacı sürdürülebilirlik stratejilerini ve uygulamalarını tartıştı. Konferansta, Unilever, Borusan Otomotiv ve Eti gibi büyük markalar sürdürülebilirlik hedeflerini paylaşırken, konferans genelinde konuşmacılar iş dünyasında sorumlu büyümenin önemine vurgu yaptı.

Sustainable Brands Türkiye 2024, sürdürülebilirlik alanındaki küresel ve yerel liderleri bir araya getirerek, iş dünyasında sürdürülebilir büyüme ve değişim üzerine geniş kapsamlı tartışmalara ev sahipliği yaptı. 17-18 Eylül 2024 tarihlerinde Swissotel Bosphorus'ta gerçekleştirilen ve bu yıl 12. kez düzenlenen konferans, inovatif iş stratejilerinden, yapay zekâ kullanımıyla sürdürülebilirlik çözümlerine, tedarik zinciri dönüşümünden marka liderliğinde kültürel değişime kadar birçok konuyu ele aldı.

Konferansın ilk gününde düzenlenen özel kokteyl ile Sustainable Brands Türkiye'nin 12. yılı kutlandı. Etkinlik, markaların sürdürülebilirlik yolculuklarını paylaşmaları ve iş dünyasında dönüşümü hızlandırma yollarını tartışmaları için önemli bir platform sundu.

Küresel ve Yerel Uzmanlar Sahnede

Moderatörlüğünü Goodvertising Agency Kurucusu ve Kreatif Direktörü Thomas Kolster ve gazeteci Afşin Yurdakul’un gerçekleştirdiği ve aralarında Karen Silverman, Julie Davitz, Antti Isokangas, Sandy Skees ve Mike Dupee'nin de bulunduğu 20'den fazla uluslararası uzman konuşmacı, sürdürülebilirlik stratejileri ve uygulamaları konularında vizyonlarını paylaştı.

Sustainable Brands Türkiye Ülke Başkanı Semra Sevinç, konferansın açılış konuşmasında, markaların artık sadece kârlılığa odaklanmak yerine bireylerin, toplumların ve gezegenin refahını da göz önünde bulundurması gerektiğini vurguladı. Sevinç, “Sustainable Brands Türkiye olarak 12 yıl önce çıktığımız bu yolda, her yıl aramıza katılan yeni markalarla birlikte büyüyerek küresel ölçekte sürdürülebilirlik hareketine katkı sağladık. Bugün ekonomik, teknolojik ve sosyal alanlardaki büyük dönüşümlere tanıklık ederken, markaların sadece hisse değerlerini değil, toplumsal ve çevresel etkilerini de düşünmeleri gerektiğini görüyoruz. Bu doğrultuda dayanıklı ekonomiler, dayanıklı markalar ve dayanıklı toplumlar yaratmak en önemli hedeflerimizden biri” dedi.

Sustainable Brands CEO'su Mike Dupee ise sürdürülebilirliğin küresel bir çaba gerektirdiğine dikkat çekerek “Sürdürülebilirlik tek bir ülkenin ya da şirketin çözebileceği bir konu değil; bu küresel bir çaba gerektiriyor. Sürdürülebilir Markalar topluluğu olarak hem sosyal hem de çevresel yeniliklerle sürdürülebilir büyüme sağlamayı hedefliyoruz. Türkiye'nin doğu ile batı arasında bir köprü olarak konumu, yerel çabaların küresel işbirlikleriyle nasıl desteklenebileceğinin mükemmel bir örneği. Birlikte sınırları aşarak daha sürdürülebilir bir gelecek için işbirliğini derinleştirmek ve yenilikleri hızlandırmak en büyük gücümüz” şeklinde konuştu.

Ali Consulting Oy Kurucusu ve Yöneticisi Antti Isokangas ise, “ESG Raporlaması Sürdürülebilirlik İletişimini Nasıl Devriye Ediyor?” başlıklı konuşmasında şirketlerin sürdürülebilirlik çalışmalarında şeffaflığın önemine vurgu yaparak, “İnsanlar iş dünyasına güvenmek istiyor ancak şirketlerin bu güveni kazanmaları için hikayelerini veriyle desteklemeleri gerekiyor. Yeşil yıkamaya yer vermeden sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarınızı şeffaf ve somut bir şekilde anlatmak marka değerinizi artıracak ve size rekabet avantajı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

Markaların Sürdürülebilirlik Hedefleri

Konferans boyunca, büyük markalar sürdürülebilirlik hedeflerini ve başarı hikayelerini paylaşarak, iş dünyasında sorumlu büyümenin önemini vurguladı.

Kurumsal Sürdürülebilirliğin Yeni Çağı: Artan Krizlere Karşı Odaklı Kalabilmek başlıklı panelde konuşan Unilever Türkiye, Kuzey Afrika ve Orta Doğu Kurumsal İlişkiler ve İletişim Başkanı Ebru Şenel Erim, Unilever'in küresel sürdürülebilirlik hedeflerini anlatarak, 2039'a kadar operasyonlarında ve tedarik zincirinde sıfır emisyona ulaşmayı hedeflediklerini belirtti. Erim, “2039'a kadar sadece operasyonlarımızda değil, tüm tedarik zincirimizde sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyoruz. Şu ana kadar küresel olarak %78, Türkiye'de ise %74 ilerleme kaydettik. Plastik kullanımını azaltmak ve geri dönüştürülmüş plastik kullanımını artırmak da önceliklerimiz arasında. Türkiye'de ambalajlarımızın %15-30'unda geri dönüştürülmüş plastik kullanıyoruz. Ancak Avrupa Birliği'nin plastik ihracatını yasaklaması nedeniyle yerel çözümler geliştirmek zorundayız. Bu nedenle hem TÜSAD'da hem Sürdürülebilir Kalkınma Derneği'nde hem de bakanlıklarla bu sistemi nasıl çözebiliriz konusunda ciddi savunuculuk faaliyetleri gösteriyoruz” dedi.

Sürdürülebilirlik Odağında Değişime Öncülük Et başlıkla panelde konuşan BMW, MINI ve BMW Motorrad Genel Müdürü Can Mete Paker ise "Sürdürülebilirlik yaklaşımımızın temelinde, daha iyi bir gelecek yaratma taahhüdümüz var. Bu vizyon doğrultusunda hem bugünün ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretmeye çalışıyoruz hem de gelecek kuşaklara, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir dünya bırakmayı amaçlıyoruz. Türkiye'de otomotiv sektöründe elektrifikasyon dönüşümüne öncülük ediyoruz ve bu süreçte şarj altyapılarının geliştirilmesinden yeşil finansmana kadar birçok projeyi hayata geçirdik. Sürdürülebilirliği bir yönetişim modeli haline getirdik; aldığımız tüm kararları bu bakış açısıyla değerlendiriyoruz. Ipsos Türkiye’nin araştırmasına göre, tüketicilerin %52’si sürdürülebilirliği çok önemli buluyor, ancak ne yapacaklarını bilmiyor. Bu da bize büyük bir sorumluluk yüklüyor. Biz de bu doğrultuda tüketicilere rehberlik ederek onlara ilham verecek projeler geliştirdik. ‘Lead the Change’ (Değişime Öncülük Et) felsefesiyle klişeleri sorguluyor, doğru bilinenleri yeniden tasarlıyoruz ve sektörümüzde sürdürülebilirlik adına farklı bir perspektif sunuyoruz. Amacımız, gelecek nesillere daha sürdürülebilir bir dünya bırakmak ve bu dönüşümde öncü rol oynamak." dedi.

Eti Türkiye CEO'su Ercan Öz ise, “Mutluluk Odaklı Kurumsal Vatandaşlık” başlıklı panelde yaptığı konuşmasında şirketin sürdürülebilirlik vizyonuna vurgu yaparak “Kurucumuz Firuz Kanatlı, yıllar önce 'İnsanlığın mutluluğundan daha yüce bir amaç yoktur' diyerek bize bir yol çizdi. Bugün bu amaç doğrultusunda dünyaya değer katmak ve bunu sürekli kılmak için çalışıyoruz. Sarı Bisiklet projemiz bunun en güzel örneklerinden biri. Bu projeyle hem sağlık hem de çevre konusunda önemli adımlar atıyoruz. Şimdiye kadar 30.000 çocuğa ve 8.000 kadına bisiklet kullanmayı öğrettik. Eğer Avrupa'daki bisiklet kullanım oranlarına ulaşırsak karbon salımını %70'e kadar azaltma imkânımız var. Bu da gösteriyor ki sürdürülebilir bir gelecek hayal değil” şeklinde konuştu. 

Porter Novelli Amaç ve Etki Global Başkanı Sandy Skees ise yaptığı konuşmada şirketlerin amaçlarını sürdürülebilirlik ile birleştirmesi gerektiğini belirterek, “Şirketlerin amacını sürdürülebilirlik ile birleştirmesi uzun vadeli değer yaratımında kritik bir rol oynuyor. Özellikle günümüzdeki baskılara rağmen amaç ve sürdürülebilirlik stratejileri yalnızca operasyonel başarıyı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda yenilikçi ürün geliştirme ve pazar büyümesi açısından da büyük fırsatlar sunuyor. Genç nesillerin yüzde 75’i net bir amaca sahip şirketlerde çalışmayı tercih ediyor. Bu şirketlerin hem finansal getirilerini artırmalarına hem de toplum ve çevre üzerinde pozitif bir etki yaratmalarına olanak tanıyor” dedi.

Döngüsel Ekonomi ve Doğanın Rejeneratif Gücü

Sürdürülebilirliğin sadece çevresel boyutuyla sınırlı kalmaması gerektiğini belirten konuşmacılar, iş dünyasında döngüsel ekonomi modellerinin benimsenmesi gerektiğini vurguladılar.

Prof. Dr. Kerem Alkin, doğanın ekonomik değerine dikkat çekerek, “Yeni bir ekonomik model inşa ederken doğayı sadece bir kaynak olarak değil, en değerli varlık sınıfı olarak ele almalıyız. Doğa ekosisteminin yarattığı yıllık 125-140 trilyon dolarlık ekonomik büyüklük, küresel GSYİH'den bile daha büyük bir değere karşılık geliyor. Bu yüzden sürdürülebilir bir gelecek için doğanın rejeneratif gücüne dayalı döngüsel ekonomik modellere geçmemiz gerekiyor” dedi.

Positive Kurucu Ortağı ve Yazar Niels de Fraguier ise işletmelerin sadece zararları azaltmanın ötesine geçip pozitif etki yaratmaya odaklanmaları gerektiğini belirtirek, “Sustainable Brands 2024, iş dünyasının sürdürülebilirliği aşarak yenileyici bir geleceğe nasıl öncülük edebileceğine dair radikal bir dönüşüm çağrısı yapıyor. Bugün yalnızca ekonomik değer yaratmak yeterli değil; insanları, doğayı ve toplumları destekleyen bir iş modeli benimsemek zorundayız. Gezegenimizin sınırlarını aştığımız bir dünyada sürdürülebilirlik artık yeterli değil – doğaya ve topluma aldığımızdan fazlasını geri vermek zorundayız. Bizler işletmelerin yalnızca zararları azaltmaya değil, pozitif etki yaratmaya odaklandığı, uzun vadeli düşünerek topluluklarla, doğayla ve tüm ekosistemle birlikte hareket ettiği bir gelecek hayal ediyoruz” şeklinde konuştu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'ndan Önemli Mesajlar

T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Orhan Solak ise konferansta yaptığı konuşmada Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesindeki kararlılığını ve bu mücadelenin kapsamlı bir güvenlik meselesi olarak ele alınması gerektiğini vurgulayarak, “İklim krizi, küresel çapta en büyük risklerden biri olarak karşımıza çıkıyor ve Türkiye olarak bu krizin etkilerini en yoğun biçimde hisseden bölgelerden biri olan Akdeniz havzasında bulunuyoruz. İklim değişikliği, sadece sıklığı ve şiddeti artan afetlerle değil, aynı zamanda tedarik zincirlerinin bozulması, üretim alanlarının daralması ve gıda-su krizleri gibi çok çeşitli alanlarda etkilerini gösteriyor. Türkiye 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda önemli adımlar atmaktadır” dedi.

Avrupa Birliği Türkiye Daimî Temsilci Yardımcısı Bahar Güçlü ise Sustainable Brands Türkiye Ülke Başkanı Semra Sevinç ile gerçekleştirdiği panelde, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat’ın Türkiye’ye etkileri hakkında son gelişmeleri katılımcılara aktararak, "Avrupa Birliği’nin 2019’da açıkladığı Yeşil Mutabakat, AB’nin sanayi politikaları ve ekonomik rekabetçiliğini şekillendiren en önemli unsurlardan biri haline geldi. Özellikle son dönemde, sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm, AB’nin öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. Yeni komisyon döneminde de bu politikaların sanayi rekabetçiliğiyle harmanlanarak güçleneceğini öngörüyoruz. AB’nin inovasyon kapasitesini artırması ve sanayisinin rekabetçiliğini koruması, özellikle enerji fiyatları ve jeopolitik gelişmeler ışığında kritik önem taşıyor." şeklinde konuştu.

Türkiye'deki markaların da bu gelişmelere hızla uyum sağlaması gerektiğini vurgulayan Bahar Güçlü, “Özellikle Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve döngüsel ekonomi mevzuatları, AB pazarına ihracat yapan markalar için önemli değişiklikler getiriyor. Geri dönüştürülmüş içerik kullanımı, çevresel standartların karşılanması ve ürünlerin döngüselliği, AB pazarına girişte temel koşullar haline geldi. Türkiye’nin sanayi ve ticaret yapısının, bu yeni düzenlemelere adapte olabilmesi için hızlı ve kapsamlı adımlar atması büyük önem taşıyor." dedi.