İstanbul Sanayi Odası Meclisi’nin 2024 yılı Temmuz ayı olağan toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda Ekonomik durum ve istihdam politikaları ele alınarak ülkemizin ekonomik durumu, enflasyon, işsizlik, ekonomik büyüme stratejileri ve yeni vergi düzenlemeleri değerlendirildi.
Türkiye’de ekonominin güvenli bir geleceğe demir atabilmesi için, ekonomi biliminin gerçekleriyle uyumlu bir teşhis ve bu teşhise yönelik bir tedavi dönemi içinde olunduğunu dile getiren İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO Meclisi’nin 2024 yılı Temmuz ayı olağan toplantısında konuştu. Bahçıvan, daha önce ekonomide rasyonaliteden çıkılması halinde finansal istikrarın bozulacağını, yüksek enflasyon belası ile yeniden karşılaşacağımızı, bunun tedavisinin de çok ağır bir tedavi olacağını her fırsatta ortaya koyduklarını söyledi ve “Tabii ki bugün içinde bulunduğumuz durumun tedavi yöntemlerinin herkes için adil olduğunu kimse savunamaz. Ama yaşadığımız irrasyonel sürecin de sürdürülemez olduğunu ve acil bir çözüme ihtiyacı olduğunu kimse inkâr edemez.” dedi.
İSO Başkanı ekonominin, içerde ve dışarda pek çok sorunun bir arada yaşandığı ve özellikle küresel belirsizliklerin arttığı zor bir dönemden ve mücadeleden geçtiğini belirterek başladığı sözlerine şu ifadelerle devam etti:
‘’Çözümü başkalarından beklemek bizlerin doğasında değil. Bu vizyonla sorunlarımıza çözüm ararken paydaşlarımızla birlik kurmaya özen gösteriyoruz. İSO olarak sadece bugünün değil yarının da ihtiyaçlarına önem veriyoruz.’’
‘’Merkez bankasının temel amacı olan fiyat istikrarından uzaklaşıldığını görüyoruz.’’
‘’Türkiye ekonomisinde bugün geldiğimiz nokta içeride ve dışarıda pek çok sorunun bir arada yaşandığı bir dönem. Yüksek enflasyon sarmalı; ekonomimizin bir an önce çözülmesi gereken bir sorunu olarak öne çıkıyor. Merkez Bankasının 2021 Eylül ayında başlayan ve faizlerde iki ay üst üste gidilen indirimlerle ilgili, bunun ekonomimiz açısından olumsuz sonuçları olacağını dile getirmiştik. Merkez bankasının temel amacı olan fiyat istikrarından uzaklaşıldığını görüyoruz. Fiyat istikrarı ve finansal istikrar konusunda yaşadığımız sorunlar; keşke sadece Merkez Bankasının faizleri indirmesi veya artırmasıyla çözülebilecek kadar basit ve kolay olsaydı. Bulunduğumuz görevin sorumluluğu gereği sanayimizin, üretimimizin ve nihayet ekonomimizin sağlığı adına, bu kararlar daha alınırken gerekli uyarılarımızı yaptık. Aralık 2021’de ‘’Faiz indirimlerine giden merkez bankasının bugün elindeki kıymetli döviz kaynaklarını piyasaya sürmesini şaşkınlıkla izliyoruz’’ ifadelerini kullanmıştım.’’
‘’Sanayiciler olarak illüzyonun sonuna geldiğimizi burada açıkça ifade etmek istiyorum’’
‘’Eylül 2018’de açıklanan Orta Vadeli Program, eylül 2019’da açıklanan üç yıllık Yeni Ekonomi Programı ve Eylül 2020’de açıklanan program için ‘’Enflasyon ile mücadele ve finansal istikrarın önemine’’ vurgu yapan açıklamalar yapmıştık. Bu istikrarı sağlamak büyümede güçlü bir tempo sağlayacak.’’
‘’Bugün enflasyonun kalıcı olarak devam etmesinin üretim hayatına asla huzur getirmeyeceğini de hep birlikte yaşıyoruz. Çünkü enflasyonist süreçler işletmeler için her zaman geleceğin önünde bir sis perdesi oluşturur. Evet belki dönemsel olarak bazı bilanço rakamlarında illüzyon etkisi yaratabilir.’’ ifadelerini kullanan Başkan, o sisin yavaş yavaş dağıldığında karşılaşılan gerçeklerin de bir o kadar acı olacağını dile getirdi.
‘’Bu yılın başında “Sanayiciler olarak illüzyonun sonuna geldiğimizi burada açıkça ifade etmek istiyorum” dememin nedeni buydu. İşte kısa bir süre önce açıkladığımız İSO 500’ün 2023verileri, 2022 yılında açıklanan o aldatıcı sonuçların nasıl eridiğini bizlere çok net bir şekilde gösterdi. ‘’
‘’Ekonomimiz yeniden rasyonel bir çizgide’’
Hayat pahalılığına değinen Bahçıvan, ‘’Reel sektör, sanayi sektörü, sebebi asla kendisi olmayan bu ağır dönemin tedavisine dönük getirilen çözümün en büyük zorluğu ve zahmetini çekmektir. Hayat pahalılığı nedeniyle alım gücü zayıflayan çalışan kesimin haklı yüksek ücret beklentileri ve artan girdi maliyetleri nedeniyle üreticilerin karşılaştığı kar marjı baskısı aynı anda yaşanıyor.’’ şeklinde konuştu
Fiyat istikrarını ve finansal istikrarı sağlamak büyümede güçlü bir tempoyu sağlıklı bir iç-dış talep kompozisyonu ile beraber başarmanın Türkiye ekonomisi için yaşamsal bir önemde olduğunu belirten İSO Başkanı, ‘’Eğitim politikalarının vergi mevzuatına, kurumsal kaliteden demokrasi ve hukuk devleti standartlarımızı iyileştirmeye kadar tüm alanlarda yatırım iklimini iyileştirecek reformları hayata geçirmeliyiz. Gerek yerli gerekse uluslararası yatırımların artması ve sürdürülebilirliği için verilen teşvikler ve bu teşviklerin yatırım sonrasında yatırımcı aleyhine değişmemesi büyük önem taşımakta’’ ifadelerini kullandı.
Konuşmasında devreden KDV’lere değinen İSO Başkanı, ‘’Sanayimizin geçici olarak devlete verdiği bu borcun, şüpheli bir alacak mantığıyla gider olarak yazılmasına yönelik bu yaklaşımı ilkesel olarak da kabul etmemiz mümkün değil. İşgücü verilerinin ayrıntıları, kaliteli işler üretmekte zorlandığımıza işaret ediyor. Çelişkili bir şekilde sanayicimizin personel ihtiyacının acil bir sorun haline gelmesi, işgücü piyasasında ciddi bir ‘’yetenek uyuşmazlığı’’ sorunu yaşatıyor’’ ifadelerini kullandı.
‘’Devreden KDV tutarının mükellefe iade edilmesi ve sürecin kolaylaştırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmalı’’
Devreden KDV tutarının gider olarak yazılabilmesinin sanayinin çok uzun süredir katlandığı finansman yükünü azaltmayacak ve hak kaybına neden olacağını belirterek, ‘’Sanayimizin geçici olarak devlete verdiği bu borcun, şüpheli bir alacak mantığıyla gider olarak yazılmasına yönelik bu yaklaşımı ilkesel olarak da kabul etmemiz mümkün değil. Böyle bir uygulamanın benzerinin çağdaş hiçbir ülkede olmadığını da düşünüyoruz. Dolayısıyla, uzun yıllardır indirilemeyen KDV’nin işletmelerimiz üzerinde oluşturduğu finansman yükünün azaltılması ve işletmelerin nakit finansman ihtiyacının karşılanması amacıyla, devreden KDV tutarının, Avrupa ülkelerindeki uygulamalara paralel bir şekilde mükellefe iade edilmesi ve sürecin kolaylaştırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.’’ Önerilerinde bulundu.
“Geleceğin Sanayi Modeli Ufuk Taraması”
Dijitalleşmenin istihdam sağlamadaki öneminden bahsederek, bu alandaki iki temel sorunu şu şekilde açıkladı: Birincisi, sürecin yüksek vasıflı işlerde yarattığı büyük insan kaynağı ihtiyacı, ikincisi dijitalleşmenin daha düşük vasıflı iş kollarında yarattığı –ve yaratacağı- yıkımın gerektirdiği uzun vadeli politikalardır.’’ Şeklinde konuşarak Tüm bu amaçlar doğrultusunda, oluşturdukları Stratejik Dönüşüm Merkezinde “Geleceğin Sanayi Modeli Ufuk Taraması” çalışmasını hayata geçirdiklerini duyurdu. ‘’İmalat sanayiindeki konumlanmamızda bize ışık tutacak bu çalışma kapsamında; teknolojinin kaynaklarını daha etkin kullanan, sürdürülebilir öngörülerle hareket eden, odağında insan olan, deneyim ekonomisini ve jeostratejik çözümlemeleri iyi okuyan yeni nesil bir sanayi modelini söz konusu bu 5 eksende tarıyoruz.’’ ifadelerini kullandı. Bu programdaki en önemli amaçlarının küresel alanda referans kaynak olabilecek, imalat sanayinin potansiyelini ve gelişme alanlarını yansıtma kabiliyetine sahip parametrelerle inşa edilmiş “İmalat Sanayi Ufuk Endeksi”ni İstanbul Sanayi Odası’na kazandırmak olduğunu belirtti.
Bahçıvan son olarak “Yürürlüğe girmiş olan ekonomik programın mutlaka başarılı olması gerekiyor. Ülkemizin yeniden enerji, zaman ve kaynak israfına dayanacak gücünün olmadığı bir gerçek. Bizler bu süreçte sanayicilerimizin ve üretim hayatımızın sorunlarını ve bunlara dair çözümleri her zaman olduğu gibi ifade etmeye devam edeceğiz.” dedi.