DEİK Başkanı Nail Olpak, 2025 yılına dair değerlendirmelerde bulunarak, döviz kuru ve enflasyon arasındaki farkın büyük ölçüde sabit kalacağına dikkat çekti. "OVP'yi incelediğimizde, ekonomi yönetimi mali disiplini koruyacağını ve enflasyonla mücadelede kararlı olacaklarını belirtiyor. Bu bağlamda iç pazardaki frenleme süreci 2025 yılında da devam edecektir." ifadelerini kullandı.
Son zamanlarda küresel ticarette bir duraklama yaşandığını vurgulayan Olpak, dünyada serbest ticaretin hâlâ konuşulsa da, ticaret savaşları ve bloklaşmaların hâlâ gündemde olduğunu söyledi. ABD'deki siyasi değişimlerle birlikte, özellikle Trump'ın tekrar başkan seçilmesinin küresel süreçte farklı etkiler yaratacağına dikkat çekti. Çin ve Hindistan’ın küresel ekonomi için belirleyici ülkeler arasında olduğunu ifade eden Olpak, Hindistan'ın bu rekabetin etkisiyle hızla büyüdüğünü belirtti.
Türkiye'nin en önemli ticaret bölgesinin Avrupa olduğunu belirten Olpak, "Türkiye’nin dış ticaretinde Avrupa’nın payı oldukça büyük. İhracatımızın yüzde 56’sı Avrupa’ya yapılırken, ithalatımızın da yüzde 50’si Avrupa’dan temin edilmektedir. Avrupa, en büyük ticaret ortağımız olmakla birlikte, son dönemde Avrupa’daki ekonomik durgunluğu endişeyle izliyoruz" dedi. Özellikle Almanya'daki iş dünyasında bir durgunluk ve isteksizlik olduğuna dikkat çekerek, bu durumu olumsuz bir gelişme olarak değerlendirdi.
Olpak, yeşil dönüşümün sadece çevresel bir mesele olmanın ötesinde, ekonomik bir yeniden yapılanma getirdiğini belirtti. "Yeşil dönüşümle birlikte tüm dünyada yeni bir ekonomik sistemin kapıları aralanıyor. Bu dönüşümün ana itici gücü AB olacakken, ABD'nin de bu konuda farklı adımlar atacağı görülüyor. AB ile dış ticaretimizin yarısı gerçekleştirildiği için, bu yeni ekonomik sistemin etkileri bizleri doğrudan etkileyecek." şeklinde konuştu.
2025 yılı için kur ve enflasyon arasındaki makasın genişlemeyeceğini ifade eden Olpak, Merkez Bankası'nın enflasyon hedefinin yüzde 21 civarında olduğunu belirterek, faiz oranlarının yüzde 20 seviyelerine düşmesinin pek gerçekçi olmayacağına dikkat çekti. Olpak, sanayi üretimindeki kasım ayı verilerinin durakladığını ancak bunun olumlu bir gösterge olduğunu vurguladı.
Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerde yeni bir dönemin kapısını aralamaya hazırlanan Olpak, AB’nin 2019’da Doğu Akdeniz krizinden dolayı askıya aldığı Yüksek Düzeyli Ekonomi Diyaloğu toplantılarının, 6 yıl sonra yeniden yapılacağı bilgisini verdi. Olpak, bu toplantıların Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ilişkiler için önemli bir dönemeç oluşturacağına inandığını söyledi.
Amerika kıtasındaki dinamiklerin farklı olmasından dolayı Latin Amerika ve Kuzey Amerika'yı ayrı ayrı takip etme kararı aldıklarını belirten Olpak, ABD ile ticaret hacminin hızla arttığını, ayrıca Ticaret ve Yatırım Çerçeve Anlaşması ve diğer ticaret başlıklarında yeni gündemlerin şekilleneceğini ifade etti. İsrail ile ticaretin yeniden normalleşmesi için siyasi ortamın değişmesi gerektiğine işaret eden Olpak, iş dünyasının da bu konuda daha esnek bir yaklaşım benimsediğini belirtti.
Vize sorunlarıyla ilgili olarak AB'nin tutumunu eleştiren Olpak, Gümrük Birliği'nin güncellenmemesinin asimetrik bir durum yarattığını söyledi. "AB ile ilişkilerde yaşadığımız en büyük sorunlardan biri, bu güncellemelerin siyasi engellerle karşılaşmasıdır" diyen Olpak, özellikle Almanya'daki liderlik sorununun Avrupa’daki genel krizle doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.
Suriye ile ilgili olarak aceleci açıklamalardan kaçınılması gerektiğini belirten Olpak, “Süreç henüz yeni ve hızla hareket edilmemesi gerekiyor” dedi. Türk Eximbank’ın uluslararası rekabet ortamında önemli bir rol üstlendiğini belirten Olpak, bankanın, diğer ülkelerin Eximbank’larıyla rekabet ettiğini ve devletin ciddi desteklerinin mevcut olduğunu aktardı.
Enerji çeşitlendirme konusunda Türkiye'nin adımlar attığını belirten Olpak, yalnızca dışa bağımlılığı azaltmakla kalmayıp, farklı enerji kaynaklarına yönelerek enerjiyi çeşitlendirme çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti. Çin’le olan ticaret dengesizliğinin kısa vadede çözülemeyeceğine değinen Olpak, bu açığın uzun vadede dengeye getirilebileceğini kaydetti.
2025 yılına dair ekonomi politikalarının, 2024 yılına benzer şekilde devam edeceğini belirten Olpak, faiz oranlarının hızla düşmesini beklemenin gerçekçi olmayacağını ifade etti. Otomotiv ihracatındaki kayıpların, döviz kuru ve enflasyon arasındaki farkın artmasından kaynaklandığını belirten Olpak, ihracatçılara sağlanan döviz desteği oranının artırılabileceğini söyledi.
Son olarak, döviz bozdurma zorunluluğunun düşürülmesinin piyasaya olumlu sinyaller vereceğini ve ihracatçıların moralini yükselteceğini belirterek, ek desteklerin sektördeki öngörülebilirliği artıracağını ifade etti.