Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, vergilendirilmeyen alanlardan vergi almanın vatandaşa yeni bir vergi yükü getirme anlamına gelmediğini vurgulayarak Türkiye'nin Mali Eylem Görev Gücü (FATF) gri listesinden çıkışına ilişkin şunları söyledi: "Gri listeye girmek kolay ama çıkmak zor, daha yeni Monako'yu gri listeye aldılar. Bulgaristan ve Hırvatistan gibi Avrupa Birliği (AB) üyesi olup da hala o listede olan ülkeler var." Bakan Şimşek, BloombergHT ve HaberTürk ortak yayınında Ciner Medya Grup Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır'ın sorularını yanıtlarken, "Gri listeden çıkmak önemli. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle Adalet, İçişleri ve Dışişleri bakanlarıyla yaptığımız görüşmelerde asıl amacımız Türkiye'nin saygınlığını ve finansal piyasaların güvenilirliğini ortaya koymaktı." ifadelerine yer verdi.
Şimşek, Türkiye'nin gri listeden çıkmasının ülkenin itibarı ve finansal sisteme duyulan güven açısından büyük önem taşıdığını vurgulayarak, son aylarda ülkeye çok güçlü kaynak girişi olduğunu belirtti. Gri listeden çıkmanın bu kaynak girişini hızlandırıp hızlandırmayacağına yönelik soruya ise şu şekilde yanıt verdi: "Bu mümkün olabilir. Ancak şunu önemle vurgulamak istiyorum, ülkeye zaten çok güçlü bir kaynak girişi var. Şu anda bu kaynak girişini nasıl yöneteceğimiz konusu üzerinde çalışıyoruz. Çünkü aşırı döviz girişi, karşılığında Türk lirası basarak likiditeyi artırıyor ve bu da dezenflasyon sürecini tehdit ediyor. Bu likiditeyi tekrar geri çekmek gerekebilir. Mart sonundan itibaren net olarak Merkez Bankası rezervlerine yansıyan büyüklük neredeyse 78 milyar doları buldu. Bu Türkiye finans tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir rakam. Bu artışın önemli bir kısmı yerli şirketlerin ve mevduat sahiplerinin Türk lirasını tercih etmesinden kaynaklanıyor. Bir kısmı orta-uzun vadeli dış kaynaklardan, bir kısmı ise kısa vadeli dış kaynaklardan oluşuyor. Şu anda rezerv yeterliliği açısından IMF'nin tanımına göre arzulanan seviyeye neredeyse ulaşmış durumdayız. Geçtiğimiz hafta açıklanan verilere göre brüt rezervler zaten yaklaşık 147-148 milyar dolar seviyesine çıktı, bu da bir tarihi rekordur."
Şimşek, gri listeden çıkmanın hemen ardından uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in bu gelişmenin olumlu etkileri olacağını vurguladığını hatırlattı.
Mayıs ayının başında, AB, ABD, İngiltere ve diğer ülkelerden birçok temsilcinin Türkiye'de yerinde inceleme yaptığını açıklayan Şimşek, İstanbul'da bu temsilcilerle bir araya geldiğini belirtti. Şimşek, şu sözlerle devam etti: "Onlara, 'Türkiye listeden çıksın, çıkmasın biz kara para aklamayla, terörizmin finansmanıyla mücadele edeceğiz. Bunu listeden çıkmak için yapmıyoruz. Çünkü Türkiye, terörizmin en çok zarar verdiği ülkedir. Dolayısıyla biz terörizmin finansmanıyla mücadeleyi bir öncelik haline getirdik.' dedim. Bu toplantı kapalı bir toplantıydı."
Türkiye'nin gri listeden oy birliğiyle çıkartıldığını belirten Şimşek, şöyle devam etti:
"Oy birliğiyle... Tek bir ülkenin itirazı olmadı. Hiçbir ülkenin... Ve inanılmaz bir şekilde toplantı öncesi ben oraya girdiğimde birçok ülke temsilcisi geldi, 'Biz sizi çok güçlü bir şekilde destekledik, desteklemeye devam edeceğiz' dediler. Hatta komşumuz Yunanistan'ın temsilcisi, 'Biz sizi güçlü bir şekilde destekliyoruz.' dedi.''
Çok güçlü diyaloglar kurduklarını belirten Şimşek, ''Hem kara parayla hem de terörizmin finansmanıyla bu listeden çıkmasaydık da çok güçlü şekilde mücadeleye devam edecektik. Şimdi çıktık, iş bitmedi. Güçlü şekilde mücadeleye, uygulamada etkinliği sağlamaya devam edeceğiz. Ama daha önemlisi iyileştireceğimiz alanlar var. MASAK'ın idari kapasitesini, teknik kapasitesini oldukça güçlendireceğiz. Çünkü kurumsal kapasite çok değerli. Koordinasyon devam edecek. Biz riskli bir coğrafyada yaşıyoruz. Herkes bizim sistemimizi istismar etmeye çalışabilir. Biz buna karşı risk odaklı bir modelle yolumuza devam edeceğiz. Yapay zekayı bu noktada devreye alacağız. Başardık, başarmaya devam edeceğiz. Monako'yu daha yeni aldılar listeye. AB üyesi olmanız o listeden sizi müstesna kılmıyor." şeklinde konuştu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin ekonomik reformlar ve uluslararası normlara uygun politikalarla sağladığı başarıları detaylandırdı. Yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirdiği sunumlarla bu politikaların yatırımcı güvenini artırdığını vurgulayan Şimşek, bu güvenin Türk lirası varlıklara ilgiyi artırdığını ve reel kurda denge sağladığını ifade etti.
Geçen yıl mayıs ayında Türkiye'nin 12 aylık cari açığının 57 milyar dolar olduğunu hatırlatan Şimşek, bu yılın aynı döneminde bu rakamın 26 milyar dolara düşmüş olabileceğini belirtti. Cari açığın milli gelire oranının da önemli ölçüde azaldığını ve yıl sonunda yüzde 2 civarında olmasını beklediklerini dile getirdi. Bu başarıyı kalıcı hale getirmek amacıyla yeni bir sanayi politikası geliştireceklerini ve MASAK gibi kurumların kapasitelerini güçlendireceklerini söyledi.
Özellikle rezerv konusunda önemli adımlar attıklarını belirten Şimşek, Türkiye'nin rezerv birikimini sürdürülebilir hale getirmek için çalışmalar yaptıklarını ve bu konudaki endişeleri ortadan kaldırdıklarını ifade etti. Ayrıca bütçe dengesinin önemine de değinerek, geçen yılın zorlu ekonomik koşullarında bütçe açığını beklenenden daha düşük bir seviyede kapattıklarını açıkladı.
Kur korumalı mevduat (KKM) uygulamasının kademeli olarak sonlandırıldığını belirten Şimşek, bu durumun enflasyonla mücadelede para politikasının etkinliğini artıracağını söyledi. Şirketler için KKM'den elde edilen vergi avantajlarının sonlandırıldığını ve artık normal kurumlar vergisine tabi olacaklarını açıkladı. Bireyler açısından da mevduat faiz gelirlerinin vergilendirileceğini dile getirdi.
Vergi politikalarıyla ilgili olarak da açıklamalarda bulunan Şimşek, düşük gelirlilerden en az vergi alınacak bir sistem üzerinde çalışacaklarını ve vergi kaçakçılığıyla mücadelede yapay zekayı kullanacaklarını belirtti. Son olarak, vatandaşlara yeni vergi yükleri getirmek yerine vergilendirilmeyen alanlardan vergi almayı tercih ettiklerini vurguladı.
Şimşek'in açıklamaları, Türkiye'nin ekonomik yönetiminde yapılan reformların ve alınan tedbirlerin önemini ortaya koyarken, gelecekteki ekonomik politikaların yönünü de belirlemeye yönelik önemli ipuçları sundu.