Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), Mart ayında gerçekleştirdiği 1 milyar 588 milyon dolarlık ihracatla Türkiye ekonomisine güçlü bir katkı sağladı. 2025 yılının Ocak-Mart döneminde toplam ihracatını 4 milyar 477 milyon dolara çıkaran EİB, son 1 yıllık süreçte ise 18 milyar 228 milyon dolarlık ihracat hacmine ulaşarak istikrarlı büyümesini sürdürdü.
Sanayi ürünleri ihracatı Mart ayında yüzde 3 artarak 873 milyon dolara yükselirken, tarım ürünleri ihracatı 595 milyon dolar olarak kaydedildi.
Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, 248 milyon dolarlık ihracat hacmiyle bölge liderliğini korudu ve ihracatını yüzde 6 artırarak zirvedeki yerini sağlamlaştırdı. Onu 135 milyon dolarlık ihracatıyla Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği izlerken, Ege Maden İhracatçıları Birliği de yüzde 6’lık artışla 120 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
Mart ayında ihracatını en fazla artıran sektör ise Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği oldu. Birlik, yüzde 47’lik artışla ihracatını 46 milyon dolara taşıyarak dikkat çekti.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Mart ayını 103 milyon dolarlık ihracatla tamamlarken, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 98 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
Ege Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği yüzde 25’lik artışla 95 milyon dolarlık ihracata imza atarken, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği de yüzde 5’lik artışla aynı seviyeye ulaştı.
Ege Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Mart ayında 73 milyon dolarlık ihracat hacmiyle katkı sağladı.
Ege Tütün İhracatçıları Birliği ihracatını 58 milyon dolara, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ise 36 milyon dolara taşıdı.
Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği ise 14 milyon dolarlık ihracat geliriyle Türkiye ekonomisine katkıda bulundu.
Türkiye Ekonomisinin Rekabet Gücüne Yönelik Ciddi Sinyaller Geliyor
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Son dönemde küresel ticaret dinamiklerinde yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin ihracat performansını ve genel ekonomik direncini doğrudan etkiliyor. ABD Başkanı Trump'ın yeni gümrük tarifelerine göre, Türkiye, yüzde 10 ile AB ve Çin'den daha avantajlı görünse de, bu geçici ve temkinli yönetilmesi gereken bir avantaj. Trump’ın politikaları genelde korumacı olduğu için, bu uzun vadede başka alanlarda baskıya dönüşebilir. Emek yoğun sektörlerimizdeki kan kaybı artık daha görünür durumda. Hazır giyim sektörü, bu düşüşün en çarpıcı örneklerinden biri. Mart ayı verilerine göre, uzun yıllardır ihracatta ilk üçte yer alan hazır giyim, Türkiye genelinde ihracatta beşinci sıraya gerilemiş durumda. Bu, sadece geçici bir düşüşten öte, yapısal bir kırılmaya işaret ediyor. Enerji ve hammadde maliyetlerinin yüksekliği, düşük kur politikası, artan işçilik giderleri ve ihracat pazarlarındaki daralma, sektörlerimizin yükünü daha da artırıyor. Benzer bir kayıp da tarım sektöründe yaşanıyor. Birkaç yıl öncesine kadar tarım ürünleri ihracatı, sanayi ürünlerindeki daralmayı telafi eden bir denge unsuru haline gelmişti. Ancak bugün gelinen noktada, düşük kur politikası nedeniyle tarım ürünlerinin rekabetçiliği ciddi biçimde aşınmış durumda. Girdi maliyetleri dövize bağlı olarak artarken, ihracat gelirleri baskılanıyor. Bu da hem üretici hem de ihracatçı açısından sürdürülemez bir tablo ortaya koyuyor. Sadece geçici kur artışları ya da teşvik mekanizmalarıyla bu tabloyu düzeltmek mümkün değil. İhracat odaklı bir büyüme modelini gerçek anlamda hayata geçirebilmek için, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, verimlilik artışı sağlayacak yatırımların teşvik edilmesi ve öngörülebilir bir ekonomi politikası gerekliliği her zamankinden daha kritik hale geldi. Döviz kurunun enflasyonla uyumlu bir seviyeye oturtulması, önümüzdeki dönemde atılması gereken öncelikli adımlar arasında yer alıyor.” dedi.