Küresel piyasalar, 2025 yılına yönelik enflasyon ve büyüme dinamiklerine odaklanırken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) sıkı para politikasını sürdürmesi ve enflasyonun kalıcı bir şekilde düşmeye devam etmesiyle birlikte ekonomik istikrarın güçleneceğini belirten Hedef Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Namık Kemal Gökalp, 2025 yılına ilişkin öngörülerini paylaştı.

ABD'deki başkanlık değişikliği, küresel merkez bankalarının faiz indirimi süreçleri ve jeopolitik gelişmelerle 2025, finansal piyasalar açısından hareketli bir yıl olacak. Türkiye için ise ekonomik istikrar ve öngörülebilirliğin artacağını ifade eden Gökalp, yeni yılda beklenen gelişmeleri değerlendirdi.

Gökalp, ABD'deki başkanlık seçimlerinin ardından yaşanacak siyasi geçiş süreci ve Fransa, Almanya gibi ülkelerdeki politik belirsizliklerin, ABD ekonomisinin Avrupa'ya kıyasla daha dirençli olacağını bir kez daha kanıtladığını söyledi. Doların güçlü duruşunun gelişmekte olan ülkeler üzerinde baskı oluşturma potansiyeline sahip olmasına rağmen, Türkiye'nin sıkı para politikası ile bu süreçten pozitif bir ayrışma yaşayabileceğini belirtti. Ancak, bu noktada ABD Merkez Bankası'nın (Fed) alacağı kararların da belirleyici olacağı vurgulandı. Ayrıca, ABD'de beklenen tarifeler nedeniyle daha düşük büyüme ve yapışkan enflasyonun görülebileceği ifade edildi.

Diğer bir önemli konu ise Çin'in ekonomik durumu ve ABD'nin Çin'e yönelik uygulayacağı politikaların etkisi olacak. Avrupa'nın düşük büyüme ve yüksek bütçe açıklarıyla mücadele ederken, Çin'in de Japonya gibi uzun süreli bir ekonomik duraklama riskiyle karşı karşıya kalabileceği belirtildi.

“Yılın ikinci yarısında sermaye girişi hızlanabilir”

Yurt içine baktığımızda TCMB son Para Politikası Kurulu toplantısında faiz indirimlerine devam edeceği sinyali verse de sıkı duruşun korunacağı mesajının altını çizerek piyasanın beklentilerinin üzerinde bir şahin bir duruş sergiledi. Bu da ekonomi için enflasyonla mücadelede kararlılık ve TL’de reel değerlenme temasının devamı anlamına geliyor. Bu gelişmeler doğrultusunda Türkiye’nin, gelişen ülkeler içerisinde pozitif ayrışabileceğini düşünüyoruz. 

Diğer taraftan Türkiye’ye sermaye girişleri devam ederken, TL’deki cazip getiriyle rezervler güçlü kalmaya devam edecek. Mevcut politika faiz oranını bileşikte yıllık yüzde 64,8 olarak kabul edersek, reel faizimiz yüzde 9,3 ile gelişen ülkelerden oldukça ayrışıyor. Özellikle yılın ikinci yarısından sonra, Merkez Bankası’nın swap kanallarını açması gibi konular da gündeme gelebilir. Bu da Türkiye adına sermaye girişlerinin hızlanması anlamı taşır ve Türk varlıklarına pozitif etki yaratır. Para piyasası fonlarının cazibesi devam ederken hem toparlanan bilançoların etkisi hem de yurt dışından artan ilgiyle birlikte borsa tarafında da yılın ikinci yarısında ciddi bir ivmelenme görebiliriz. 

Faiz indirim döngüsü borsaya katalizör olabilir 

Tüm bu değerlendirmelerimizin yanında, grup şirketlerimizden İnfo Yatırım'ın 2025 Strateji Raporu da hem yurt içi hem de yurt dışına yönelik önemli bir perspektif çiziyor. 

Raporda, küresel merkez bankalarının faiz indirim döngülerine devam edeceği, enflasyon tarafında dengelenme, büyüme tarafında ise yavaşlama görüleceği vurgulanırken, Türkiye için 2025’te yüzde 3 büyüme ve yüzde 28 seviyesinde bir enflasyon öngörülüyor.

İHİB Başkanı Ahmet Hayri Diler, “Dünyanın En Büyük Halı Fuarı İstanbul’da” İHİB Başkanı Ahmet Hayri Diler, “Dünyanın En Büyük Halı Fuarı İstanbul’da”

Ayrıca raporda, Türkiye’de faiz indirim döngüsü ile yüksek faizlerden getiri elde eden yabancı yatırımcıların riskli varlıklara geçişinin hızlanabileceği de aktarılıyor. Bununla beraber, kredi derecelendirme kuruluşlarının not artışlarının, swap kanallarının açılma beklentisinin, BIST 50’deki açığa satış yasağının kaldırılması ve CDS’te geri çekilme beklentisinin BIST’te katalizör etkisi yaratabileceği vurgusu yapılıyor. Bu kapsamda BIST 100 endeksindeki 2025 yıl sonu hedefi ise 14.500 seviyesi olarak belirtiliyor.’’

Editör: Sude Yılmaz