Cumhurbaşkanı Erdoğan, MÜSİAD tarafından düzenlenen MÜSİAD Expo’nun kapanış törenine katıldı. Erdoğan, fuarda açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından başlıklar şöyle:
Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin düzenlediği Dünya Müslüman İş Alemi Fuarı ve Uluslararası İş Forumu Kongresi vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.
MÜSİAD başta olmak üzere, bu fuarın ve forumun tertibinde emeği geçen, katkısı ve desteği bulunan herkesi yürekten tebrik ediyorum. İslam coğrafyasının farklı köşelerinden fuarı ve kongreyi teşrif eden muhterem misafirlerimize, Müslüman iş dünyasının kıymetli üyelerine, Türkiye'ye hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.
"Küresel Ticaret Burada" sloganıyla düzenlenen MÜSİAD EXPO fuarının bu sene 20'ncisini icra ediyoruz. Salı günü başlayan ve bugün sona erecek fuara ülkemiz içinden ve yurt dışından ilginin gayet yoğun olduğunu görüyorum. Fuar vesilesiyle 88 ülkeden iş insanları, sanayiciler ve yatırımcılar bir araya getirildi. Özellikle tekstil, makine, inşaat, yapı malzemeleri, gıda tarım ve savunma sanayii firmalarımızın fuara mührünü vurmasını önemsiyoruz.
“1 milyar dolarlık iş hacmi hedefi”
Bu gurur verici tablo, Türk ekonomisinin kapasitesi yanında çeşitliliğini de gösteren kayda değer bir referanstır. 24 sektörden 300'ü aşkın katılımcı firmayı buluşturan B2B görüşmelerinde hedef 1 milyar dolarlık ticari iş birliği hacmine ulaşmaktır. Çarşamba gününden bu yana yapılan temaslarla inşallah bu rakamın da üzerine çıkıldığına inanıyorum.
Milli gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolara ve kişi başına gelirimizin ise 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz. Eylül ayında istihdam edilenlerin sayısı yıllık bazda 1 milyon 129 bin kişi artarak 32,8 milyon kişiye çıktı. Deprem bölgesinin imarı ve ihyası için yaptığımız harcamaların toplam değeri 72 milyar dolara yaklaştı.
Geçtiğimiz yıl deprem etkisine rağmen milli gelire oranla yüzde 5,2'de tuttuğumuz bütçe açığını bu sene yüzde 4,9'a indirmeyi hedefliyoruz. Bütçe açığını 2025 yılında yüzde 3,1'e indirecek ve dezenflasyona maliye politikası kanalıyla da çok güçlü destek vereceğiz. Türkiye ekonomisi 17 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ediyor.
“Rüzgarı arkamıza alacağız”
Dünyada ve bölgemizde fevkalade hadise olmazsa Allah'ın izniyle bundan sonra rüzgara karşı değil rüzgarı arkamıza alarak yürüyeceğiz. Bölgemizdeki çatışmalar, krizler, sorunlar çözüme kavuştukça Türkiye ekonomisindeki iyileşme daha da hızlanacaktır.
Uluslararası İş Forumu'nun göç teması altında insani ve iktisadi boyutları ele alması son derece takdir edilmesi gereken bir yaklaşımdır. Bu forumda yapılan tartışmaların, dünya çapında göç meselesine dair olumlu ve yapıcı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum. Ancak burada vurgulamak istediğim en önemli nokta şudur: Göç, sadece Türkiye gibi geçiş ülkeleri için değil, tüm dünya için günümüzün en kritik meselelerinden biridir.
Türkiye, göç olgusuna çok daha derin bir şekilde aşina olan bir ülke olarak, bu konuya farklı bir perspektiften yaklaşmaktadır. Hem coğrafi konumumuz hem de tarihsel ve kültürel bağlarımız sayesinde, Türkiye yüzyıllardır göç hareketlerinin bir parçası olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan toprak kayıpları, 19. yüzyıldan itibaren Kırım, Kafkaslar ve Balkanlar'dan yoğun göçlere yol açmış ve bizler de bu göçmenleri kucaklamışızdır.
Son iki yüz yıl boyunca, zor durumda olan soydaşlarımızı çeşitli şekillerde ev sahipliği yaparak, her türlü inançtan ve etnik kökenden insanı kabul etmişizdir. Birinci Körfez Savaşı'nda Kuzey Irak’tan gelen Kürt kardeşlerimiz ve 2011'den itibaren Suriye'deki iç savaştan kaçan komşularımız da bu gelenek doğrultusunda Türkiye'ye sığınanlardandır.
Diğer taraftan, 1960’lardan itibaren Türk halkının bir kısmı, iş bulmak ve hayatlarını kurmak amacıyla Avrupa'ya göç etmiştir. Bugün Türkiye, yaklaşık 3,5 milyon yerinden edilmiş Suriyeliye ev sahipliği yapmaktadır ve dünya çapında, özellikle Almanya'da, 6 milyonu aşkın Türk vatandaşı ve göçmeni bulunmaktadır. Bu insanlar, bulundukları ülkelerin ekonomilerine önemli katkılarda bulunmaktadır.
Aziz Kardeşlerim, tüm bu örnekleri vererek şunu vurgulamak istiyorum: Biz, göç ve göçmenlik konusuna oldukça derin bir deneyime sahip bir milletiz. Hem kendi topraklarımızda göçmenlere ev sahipliği yapmış hem de vatandaşlarımızı farklı ülkelerde göçmen olarak kabul etmişiz. Bu tecrübeler, günümüzde iş dünyasından sosyal yapıya kadar toplumumuzun her kesimini ilgilendiren bu meseleyi daha sağlıklı bir zeminde tartışmamıza olanak sağlamaktadır.
Bazı ülkeler, göçmen meselesine sadece çıkarcı bir bakış açısıyla yaklaşabilir; bazıları bunu etnik ve kültürel bir tehdit olarak görebilir; bir kısmı ise göçü yalnızca güvenlik sorunu olarak ele alabilir. Ancak Türkiye olarak biz, göç meselesine çok boyutlu bir yaklaşım sergilemek zorundayız. İnsani değerleri merkez alarak, tüm yönleriyle bu konuyu anlamak ve buna göre doğru, kalıcı ve uzun vadeli politikalar geliştirmek hepimizin sorumluluğudur. Göç başlığı her açıldığında konuyu sadece düzensiz göçle mücadele noktasına indirgemek doğru bir yaklaşım değildir.
Türkiye, elbette düzensiz göçün baskısı ile mücadele ederken, sınırlarımızın güvenliğini en üst düzeyde tutacak ve bu konudaki kararlı politikalarından asla taviz vermeyecektir. Kayıt dışı göçmenliğin sıfırlanması için atılacak her adımı kararlılıkla atacağımızı bir kez daha vurgulamak istiyorum.
“‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuzu inşa etmeye devam edeceğiz”
Ayrıca küresel ekonominin yaşadığı zorlukları da göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde büyümeye devam etmesi gerektiği açıktır. Küresel ekonomideki belirsizliklere rağmen, Türkiye olarak güven ve istikrar temelinde güçlü bir kalkınma süreci yürütmekteyiz.
Eski Türkiye’nin zorlukları ve ekonomik krizlerini hatırlayarak, son 22 yılda elde ettiğimiz başarıların kıymetini bilmek gerekir. Türkiye, istikrarlı bir ekonomi ortamı ile büyümeye devam ediyor. Bizler, iş dünyası ile birlikte daha güçlü bir Türkiye inşa etmenin yolunu açıyoruz. Bu süreçte, tüm zorlukların üstesinden gelerek, ülkemizi ve milletimizi daha parlak bir geleceğe taşımayı hedefliyoruz.
Bugün, Türkiye'nin geleceği için hep birlikte çalışarak, ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuzu inşa etmeye devam edeceğiz. Birlikte başaracağımıza olan inancımız tamdır.