DIŞYÖNDER Başkanı Dr. Hakan Çınar, Türkiye’nin dış ticaret performansını ve gelecek beklentilerini değerlendirdi. 2024 yılının parlak bir tablo sunmasa da, küresel resesyona karşı genel anlamda çok da karamsar olmadığını belirtti. Avrupa’daki ekonomik daralmanın ihracatımız üzerinde belirgin etkiler yarattığına dikkat çeken Dr. Çınar, buna rağmen kimi bölgelerde ihracat artışlarının yaşandığını ifade etti.
Özellikle Kızıldeniz’de yaşanan olumsuzlukların, ülkemiz açısından bir tercih nedeni olma avantajını beraberinde getirdiğini, zira en büyük 10 konteyner taşımacılığı şirketinden altısının Husi militanlarının tehdidi nedeniyle Kızıldeniz rotasından büyük ölçüde kaçınmaya başladığını belirterek, “Bu durum taşıma sürelerinin uzamasına ve maliyetlerin önemli ölçüde yükselmesine neden olunca, Avrupa ülkeleri alımlarının bir bölümünü ülkemizden sağladılar. Ancak yine de özellikle otomotiv, tekstil ve makine gibi yüksek katma değerli sektörlerde ihracatta yavaşlama yaşandı.” şeklinde konuştu.
Çınar, Avrupa ekonomisindeki yavaşlamanın, Türk şirketlerinin ihracat performansını ve dolayısıyla genel ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyince alternatif pazarlara yönelme konusunda özellikle ihracatçı birlikleri ve fuarlar vasıtasıyla bir tür seferberlik başlatıldığını belirterek,” Bazı Türk şirketleri de pazar paylarını artırabilme adına Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yönelik arayışlarla alternatif yaratmaya çalıştılar. Bu arayışlarda kısmen başarı sağlandığı söylenebilir. Ancak bu bölgelerdeki en büyük sorunun ödeme sistemleri ve tahsilat problemleri oluşu, doğal olarak alternatiflerin devreye hızlı bir şekilde girmesini engelledi ve engellemeyi sürdürüyor. Öte yandan, Türk lirasının reel olarak değer kazanması, maliyetlerimizi önemli ölçüde yükseltti ve ihracatçıların rekabet gücünü azalttı.” ifadelerini kullandı.
DIŞYÖNDER Başkanı, 2024 yılını tahmini olarak 260,8 milyar dolar civarı bir ihracatla, yani önceki yıla göre yüzde 2,5 artışla tamamlayacaklarını belirterek, “İthalatımızın ise yüzde 6,5 daralarak yaklaşık 341,3 milyar dolarda kalacağını söylemek mümkün. Bu da dış ticaret açığının olumlu seyrini ortaya koyuyor.” dedi.
2025 yılında önümüzdeki en önemli gelişmenin Batı’daki resesyonun iyice azalması olduğunu belirten Çınar, “Ancak dünyadaki siyasi ve konjonktürel gelişmeler ile savaşların ve komşumuz Suriye’deki gelişmelerin ihracatımız üzerinde etkisinin olacağını söylemek mümkün. Türk lirasındaki reel artış ocak ayındaki başta ücret artışları olmak üzere enflasyondaki yükselişle beraber maliyetleri de yükseltecek. Dolayısıyla emek yoğun sektörlerin işinin biraz daha zorlaşacağını ve ihracat üzerinde olumsuz etkisini sürdüreceğini belirtmeliyim.” şeklinde konuşarak, Tüm bunların ışığında 2025’in dış ticaret açısından parlak bir yıl olacağını söylemenin iyimser bir yaklaşım olacağını ifade etti.
Çınar, “2025’in de 2024 kadar zor bir yıl olacağını, rakamlarda kayda değer bir değişimin olmayacağını, neredeyse 2024 ile çok yakın verilere ulaşacağımızı söyleyebilirim. Para politikası ile beraber faizlerin etkisiyle ihracatçılarımızın yeniden atağa geçebilmesinin ise ancak 2025’in sonlarında veya 2026’nın başında geçeceğinin altını kalın çizgilerle çizmek isterim. 2025 tam anlamı ile 2024’ün bir kopya yılı olacak.” Şeklinde açıkladı.