Araştırmacı koleksiyoner, gazeteci ve yazar Enver Beşinci, son kitabı "İcazetli Hekim Diplomalı Doktor"u D&R AKM Taksim mağazasında tanıttı. Büyük ilgi gören etkinlikte Beşinci, modern tıbbın dönüşümünü tartıştı. D&R, okurlarıyla buluşturduğu imza günleri ve kitap lansmanlarına devam ediyor. Bu kapsamda, Beşinci'nin koleksiyonlarından elde ettiği ipuçlarıyla yazdığı kitabı, geleneksel tıp ile modern tıbbın çatışmasını ele aldı. Kitap hakkında merak edilenleri yanıtlayan Beşinci, okuyucularına imza verdi ve tıp alanındaki değişimleri anlattı.
"Günümüz tıbbında makineler insanlara tercih edildi"
"İcazetli Hekim Diplomalı Doktor" adlı kitabın çıkış noktasını aktaran Beşinci "Biz koleksiyonerler belgeleri sadece biriktirerek ticari bir kaygıyla kendimize özel bir servet yapma düşüncesine girmeyiz. İçeriğini bir tasnifle ortaya çıkarabilirsek bu tasnif bizi bir bakıma iz sürmeye de götürür. Ben bu iz sürme ile önemli bir değerdeki farklılığı gördüm. Tıp icazetnamelerini ortaya çıkarırken iki zıt kavram ortaya çıktı; icazetli hekim ve diplomalı doktor. Tanzimatla birlikte başlayan okullaşma sürecinde şahadetname, tasdikname, diploma gibi mezuniyet belgeleri veriliyordu. Ancak bugün farklı bir adlandırmaya tabi tutuldu. İcazetname tanımı Galen'den İbni Sina'ya kadar olan büyük filozofların hikmet ilmiyle beraber insana yaklaşımını gösterir. Diplomalı doktorlar tanımında ise bugün 50-100 kişilik büyük anfilerde ezberletilmiş bilgilerin göze çarptığını insanları sadece hastanelerde geliştirilmiş cihazlar içerisinde bir odadan bir odaya sevk eden, doktorluğun adeta bir trafik polisi gibi görüldüğü bir sistem var. Dolayısıyla bu iz sürme, bize icazetle diplomanın, hekimle doktorun zıtlığını ortaya çıkarmış oldu. Bu nedenle de eserin ismine "İcazetli Hekim Diplomalı Doktor" dedik. Arzumuz bu eserin, yeni araştırmacılarda geleceğe ve insan sağlığına çare olabilecek yol gösterici bir rehber olması" açıklamalarında bulundu.
"Bugün AVM gibi hastaneler var"
Geçmişten günümüze hekimlik ve doktorluğun dönüşümünü ele alan Beşinci "Hekimler filozoftur, bilge insanlardır. Çünkü tabipler aynı zamanda bir insana eşref-i mahlukat olduğu anlayışıyla ruhuna dokunurlar. Bu alanda Nobel almış ilim adamı Alexis Carrel 'Eğer bir hekim sadece ilaçla tedavi ediyorsa, vasfını kaybetmiştir.' demiştir. Yani bugün modern dünyanın eğitimle de çerçevelediği bu müfredatta doktorluk maalesef insanları makineden makineye sevk edilen bir anlayışa dönüşmüştür. Bu sistem bugün modern alışveriş merkezlerine dönüşmüş hastanelere yol açmıştır. Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinde hastalıklara ahlak ilkeleriyle yaklaşılarak, insanların gönlüne dokunarak ve hastayı adeta bir baba şefkatiyle kollama anlayışıyla tedavi edilmesi uygun görülürdü. Hipokrat ahlak ilkeleri bugün yeminlerde yazılsa da ne kadar uygulanıyor tartışılır bir konu" dedi.
Beşinci'den gençlere tavsiye... "Her insan bir koleksiyonerdir, ağaç yaprağını bile incelesinler"
"Hepimizin yaşamında birçok pencere ve hikaye var. Dolayısıyla herkesin geçmişinden, çocukluğundan kalan veya herhangi bir olayla başlayan koleksiyonu olduğunu söylemek mümkün. Fakat yeri ve zamanı gelmediği için insan bu vasfını bilemez. Bende de böyle oldu. Mevlana 'İnsanın değeri aradığı bir şeydedir' der. Dolayısıyla insan neyi arıyorsa yoluna onun ışığında devam eder. Bu yönüyle baktığımızda biz koleksiyonerlerin bir kağıt parçasını incelediğimiz zaman bile içerisinde kültürel, siyasi, dini ve sosyolojik birçok olayını görme imkanımız var. Özellikle genç nesile önerim bir çınar yaprağı toplasınlar ve dünyada kaç çeşit çınar olduğunu araştırsınlar. Ağaç yaprağından ibaret zannettikleri bir şeyin aslında coğrafyalarda türlü farklılıklar gösterdiğini, bunun da bir kültür olduğunu görecekler ve kendilerini hiç tahmin etmeyecekleri bir deryada bulacaklar"