Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı-SAHA EXPO İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen törenle açıldı. Düzenlenen fuarın açılış konuşmasını gerçekleştiren BAYKAR Genel Müdürü ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar, SAHA EXPO 2024 süresince 133 imza töreninde toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmanın imzalanacağını belirtti.
Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı-SAHA EXPO İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen törenle açıldı. Açılışa, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul Valisi Davut Gül, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, BAYKAR Genel Müdürü ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar ile çok sayıda davetli katıldı.
Açılışta yaptığı konuşmada SAHA İstanbul’un, Türk savunma ve havacılık sektörünün itici gücü olmayı hedefleyerek 17 Mart 2015’te kurulduğunu hatırlatan BAYKAR Genel Müdürü Haluk Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:
"Amacımız yerlilik oranını artırmak, kritik teknolojileri ülkemize kazandırmak, uluslararası rekabet gücümüzü yükseltmek ve güçlü bir ekosistem oluşturmaktı. Bugün, 27’den bin 200’ü aşkın şirkete, 29 üniversiteye ve 45 şehre yayılmış bir ağa ulaştık. SAHA İstanbul’un gücü çeşitliliğinde yatıyor. 52 farklı sektörden üyelerimiz, savunma ve havacılık ekosisteminin her halkasını tamamlıyor. Bu çeşitlilik karşılaştığımız her zorluğa inovatif çözümler üretmemizi sağlıyor. Üye profilimize baktığımızda, KOBİ’lerden büyük şirketlere, üniversitelerden kamu kurumlarına kadar geniş bir yelpaze görüyoruz. SAHA İstanbul’un misyonu sadece bir araya getirmek değil, sektördeki koordinasyonu sağlamaktır. Şirketlerimizi kritik ürünler üretmeye motive ediyor, yeteneklerini değerlendiriyor ve bu yetenekleri sistem ve alt sistem üretiminde kullanıyoruz. Projelerimiz üye şirketlerimizin kapasitelerini geliştirirken, aralarındaki ticari ilişkileri de güçlendiriyor. Yurt içi ve yurt dışı pazar geliştirme faaliyetlerine katkı sağlıyoruz. Bu yaklaşım savunma ve havacılık ekosistemini bir bütün olarak ileriye taşıyor. İşbirliğini kolaylaştırarak, yıkıcı teknolojiler geliştirerek ve küresel ihtiyaçlara cevap vererek endüstriyi şekillendiriyoruz. Yerli üretim kabiliyetlerimizi pekiştirirken, global pazarda da söz sahibi oluyoruz"
SAHA Akademi’nin yenilikçi eğitim konsepti hakkında bilgi veren Bayraktar, "100’den fazla eğitim alanı, 1,700 saatten fazla eğitim süresi ve 2,000’in üzerinde katılımcı ile sektörde profesyonellik seviyesini yükseltiyoruz. Sertifikalı eğitimlerimiz, kişiselleştirilmiş programlarımız ve SAHA MBA ile yalnızca teknik bilgi sunmakla kalmıyor, aynı zamanda stratejik düşünme ve liderlik becerilerini de geliştiriyoruz. Yabancı ülkeler ve uzmanlar için özel eğitim programlarıyla global etkimizi genişletiyoruz. Makine, elektrik-elektronik, yazılım ve sertifikasyon gibi kritik teknik komitelerle sektörümüzün güçlenmesine katkıda bulunuyoruz. SAHA Startups ve SAHA ODAK gibi inisiyatiflerle geleceğe hazırlanmaktayız. Türk savunma ekosistemi, entegre bir yapıya yayılmış durumda. Ana yüklenicilerden alt yüklenicilere, tedarikçilerden araştırma enstitülerine kadar her bir yapı, bu ekosistemin vazgeçilmez bir parçasıdır. SAHA İstanbul olarak amacımız, özel sektörün rolünü artırarak sektöre dinamizm kazandırmak ve maliyet etkin sürdürülebilir projeler geliştirmektir" dedi.
"Türk savunma ve havacılık sanayiinin yetenekleri geniş bir yelpazeye yayılmaktadır"
Türk savunma ve havacılık sanayiinin evrimi, Türkiye’nin bağımsızlık serüveninin bir parçası olduğunu belirten Bayraktar, "1920’lerde başlayan bu süreç, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve 2000’lerin başındaki millileşme vizyonundan günümüz ihracat odaklı büyümesine kadar uzanmaktadır. Bugün 15 milyar dolar gelir ve 5.5 milyar dolar ihracat ile gurur duyduğumuz bir noktadayız. Ancak bu aşama, Milli Teknoloji Hamlemizin sadece başlangıcıdır. Türk savunma ve havacılık sanayiinin yetenekleri geniş bir alanı kapsamaktadır. Kara araçlarından deniz platformlarına, insansız hava araçlarından mühimmatlara, füzelerden iletişim ve muharebe destek sistemlerine kadar her alanda etkiliyiz. Bu yetenekler, ulusal güvenliğimizi güçlendirmenin yanı sıra ülkemizi küresel pazarda rekabetçi bir aktör haline getiriyor. Türkiye’nin askeri harcamalarının gelişimi, stratejik önceliklerimizin bir yansımasıdır. 2001’den 2023’e kadar, harcamalarımız 7.2 milyar dolardan 15.8 milyar dolara yükseldi. Ancak bu artış, ithalatımızın azalmasıyla GSYİH içindeki payın yüzde 3.6’dan yüzde 1.5’e düşmesiyle dengeleniyor. Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu ile savunma harcamalarımız daha verimli ve etkin hale geldi" şeklinde konuştu.
Türk savunma ve havacılık sanayiinin ticari gelişimi, sektörün dinamizmini ve büyüme potansiyelini göstermektedir. Bayraktar, "2012 yılında 4.8 milyar dolar olan gelirimiz, 2023’te 15 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu üç katlık artış, yalnızca finansal başarı değil, aynı zamanda teknolojik yetkinliklerimizin ve global rekabet gücümüzün de bir göstergesi. Türk savunma ve havacılık sanayiinin uluslararası ticaret performansı oldukça dikkat çekici bir gelişim göstermektedir. 2012 yılında 1.3 milyar dolar olan ihracatımız, 2023’te 5.5 milyar dolara ulaştı. İthalatımız ise aynı dönemde 1.4 milyar dolardan 6.2 milyar dolara yükseldi. 2021-2023 dönemindeki artan net ithalat, yolcu uçağı ve ekipman alımlarından kaynaklanmaktadır. 2023 yılı itibarıyla uluslararası ticaret dağılımı, Türk savunma ve havacılık sanayiinin çeşitliliğini ve gücünü yansıtmaktadır. İnsansız hava araçları, mühimmat ve füzeler, kara araçları ihracatımızın en önemli kalemleri arasında. Havacılık sektöründe ise yolcu uçağı alımları nedeniyle ithalatımız yüksek kalmaya devam ediyor. Ancak bunu bir fırsat olarak değerlendiriyor ve havacılıktaki millileşmeyi güçlendirmek için çaba sarf ediyoruz. Türk savunma ve havacılık sektörü, 2023’te etkileyici bir performans gösterdi. 5.5 milyar dolarlık ihracat hacmi ve 185 ülkeye ulaşan 230 farklı ürün çeşidi ile artık küresel arenada bir güç olduğumuzu kanıtlamış durumdayız" dedi.
"Türk savunma sanayiinin başarısı, 50 yıllık bir gelişim sürecinin sonucudur"
Teknolojik gücün barış ve adalet için kullanılmasının büyük bir sorumluluk olduğunu belirten Bayraktar, "Özellikle Gazze’de yaşanan insanlık trajedisi, bu sorumluluğun önemini bir kez daha vurguluyor. Türk savunma sanayiinin başarısı, 50 yıllık bir gelişim sürecinin ürünüdür. Bu süreç, doğrudan tedarikten milli tasarıma, platform programlarından ileri teknolojilere uzanan stratejik bir yolculuğu içermektedir. Bu yolculuk, ambargolardan öğrendiğimiz derslerle başladı ve bugün özgün tasarımlarımızla dünya pazarlarında önemli bir konuma geldik. Savunma sanayiimiz, sadece iç pazarda değil, global arenada da dikkat çekmektedir. Bu başarı, ürünlerimizin kalitesi ve stratejik önemimizle de doğru orantılıdır" dedi.
SAHA EXPO 2024 süresince toplam 133 imza töreninde 6.2 milyar dolarlık anlaşmanın imzalanacağını aktaran Bayraktar, "Bu anlaşmaların 4.6 milyar dolarlık kısmı ihracat sözleşmelerine dayanıyor. Geçtiğimiz yıl Türk savunma ve havacılık sektörünün ihracatı 5.5 milyar dolar olarak gerçekleşti, bu fuarda bir yıllık ihracatımıza yakın seviyede anlaşmalara imza atıyoruz. Küçük işletmeler için özelleştirilmiş pavyonlar ile ekosistemin tüm bileşenlerini desteklemeyi amaçlıyoruz. Küçük işletmelerin iş geliştirme ve ihracat çabalarını besleyerek, sektörün taban gücünü artırmayı hedefliyoruz. Savunma, havacılık ve uzay sektörlerinin toplumla buluşma isteğinin bir göstergesi olarak bu yıl Halk Günleri’ni iki güne çıkarıyoruz. 25-26 Ekim tarihlerinde, halkımız yerli ve milli kaynaklarla geliştirilen geniş ürün yelpazesini keşfetme ve deneyimleme şansı bulacak" dedi.
"Türkiye, bölgesel güvenlikte önemli bir aktör haline geldi"
Türkiye’nin savunma sanayiinde önemli adımlar atarak bölgesel güvenlikte kritik bir aktör konumuna geldiğini belirten Bayraktar, "Türkiye, yürütülen çalışmalar sonucunda dünya pazarındaki rekabet gücünü artırıyor. Bu vesileyle, yerli ve milli üretim vizyonuyla bize her zaman destek olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a buradan bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. Bugün burada teknolojik başarılarımızı kutlarken, dünya gözleri önünde yaşanan bir insanlık trajedisine kayıtsız kalamayız. Gazze’deki durum, sadece bölgesel bir çatışma değil, tüm insanlığın vicdanını yaralayan bir soykırımdır. Savunma teknolojilerindeki ilerlemelerin nihai amacı, barışı korumak ve insan hayatını savunmaktır. Bugün Gazze’de tanık olduklarımız, teknolojinin yıkıcı gücünün acı bir örneğidir. Türkiye olarak her zaman mazlumların yanında durduğumuz gibi, Gazze halkının da yanındayız. Uluslararası toplumu bu soykırıma son vermek için harekete geçmeye davet ediyoruz. Unutmayalım ki, gerçek güç yıkımda değil, inşa etmede; öldürmekte değil, yaşatmada gizlidir" ifadelerini kulla