Türkiye, deri sektöründe dünya çapında önemli bir yer tutarken, son dönemde yerli tasarımcılar sektörde öne çıkmaya başladı. Doğu Deri Perre Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Dinç, geçmişte tasarımların tamamen yabancı tasarımcılara ait olduğunu ancak son yıllarda eğitimlerin etkisiyle bu durumun değiştiğini belirtti. Artık yabancı tasarımcılardan yalnızca danışmanlık alındığını ve yerli tasarımcıların sektörde daha fazla yer aldığını ifade etti.
Türkiye'nin kuzu kürkünde her anlamda dünyada bir numara olmasına karşın milyonlarca adetlik satışın gerçekleştiği zik deri denilen ince deride pazar payının yüzde 1'in altına düştüğünü kaydeden Dinç, bunun en önemli nedenlerinden ikisinin işçilik maliyetleri ve döviz kuru olduğunu kaydetti. Sektörün en büyük rakibinin bu iki unsur olduğunun altını çizen Dinç, şöyle konuştu:
"Pakistan'da bugün bitmiş bir ürün 45-50 dolarlara satılırken bizim sadece işçilik maliyetimiz o kadar. Dolayısıyla biz bu pazarı kaybettik ve işçilik maliyetlerimiz yükseldikçe, bu dolar kuru da böyle kaldıkça, kaybetmeye devam edeceğiz. Biz neticede bir taraftan katma değerli ürün yaparken bir taraftan da dünyadaki zincir mağazalara üretim yapıyoruz. Bizden tek kalemde 20 bin adet mal istediklerinde, işçilik maliyetimiz örneğin 20 dolar arttığında ortaya çok ciddi bir maliyet çıkıyor. O zaman olay 'Biz bu ürünün sayısını azaltalım, bir alt grubu arttıralım.' şekline dönüyor, sipariş adetleri düşüyor. Dövizin düşük gitmesi de sektörü çok zorluyor. Biz dövizin 30 liradan 100 lira olmasını istemiyoruz, hiçbirimizin böyle bir talebi yok ama en az enflasyonun yüzde 10 altında, orantılı bir şekilde artması gerekiyor."
Şu anda tekstilde ve deride zor günler yaşandığını vurgulayan Dinç, "Deride, tekstilde arkadaşlarla görüşüyoruz. Yılbaşı itibariyle birçok iş insanı şirket kapatmanın peşinde, kadro azaltıyorlar. Sektördeki firmaların yüzde 30'u kapanabilir. Diğer taraftan sektördeki oturmuş insan kaynağı da elimizden kayıyor. 20-30 yıllık makineciler, nitelikli çalışanlar işi bırakıp gidip güvenlik şirketine giriyor, depoculuk ve benzeri işler yapıyorlar. Bu insanlar çok uzun yıllar içerisinde yetişiyor ve bu kazanılmış değerleri işi bıraktıktan sonra tekrar kazanmak çok zor." diye konuştu.
"30 yıldır bu işin içindeyim, ben bile ayıramıyorum"
Sektördeki imitasyon sorununa da işaret eden Dinç, piyasayı bu taklit ürünlerin sardığını söyledi. "30 yıldır bu işin içindeyim, ben bile ayıramıyorum." diyen Dinç, şöyle devam etti:
"Tüketicinin doğru bilgilendirilmesi gerekiyor. Suni deri diye satılanlar aslında deri değil, bunlar bir kumaş grubu. Bunun deri olmadığını ve 6 aylık, bir sezonluk ömrünün olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Üzerine mutlaka belirgin bir şekilde bu ibarenin yazılması ve deri kelimesinin kullanılmaması gerekiyor. Yerli malla yabancı malın ayrılması konusundaki etiketlerin ve işaretlemelerin de mutlaka belirgin olması gerekiyor. Etiketlere küçücük yazıyorlar ve bu ürünler bizim pazarı vuruyor. Bu konuda denetimlerin artırılmasını istiyoruz.
Pazardaki gerilemeye karşın Doğu Deri Perre olarak kriz ortamını görünce mümkün olduğu kadar kar marjlarını düşük tutmaya çalıştıklarını ve yaşanan küçülmeden etkilenmediklerini vurgulayan Dinç, aksine, ihracatlarını ve cirolarını artırmayı başardıklarını kaydetti. Şirket olarak Ar-Ge ve tasarıma büyük önem verdiklerinin altını çizen Dinç, yılda iki kez 100'er adetlik koleksiyon hazırladıklarını, ayrıca üretim yaptıkları diğer firmalar için de ortalama 500 adetlik koleksiyonlar oluşturduklarını belirtti.
İhracatta uzun süredir yaptıkları pazar çeşitlemesinin de faydasını gördüklerini anlatan Dinç, şunları söyledi:
"Ana pazarımız Rusya olmak üzere 20'ye yakın ülkeye ihracat yapıyoruz. Son zamanlarda özellikle Amerika pazarı öne çıkıyor. Biz yıllarca oralara fuarlara gittik, yeri geldi 1 tane bile ürün satamadık ama pazarda istikrarlı bir şekilde kalınca meyvelerini de almaya başladık. Şu anda Amerika bizim en önemli pazarlarımızdan bir tanesi haline geldi. Avrupa'da da İtalya, Almanya ve Fransa gibi ülkelere ihracat yapıyoruz. Yine son dönemde savaş ortamı olmasına rağmen Ukrayna'ya ciddi satışlarımız mevcut. Yaptığımız Ar-Ge'lerle muadili olmayan ürünler geliştirebiliyoruz. Müşterilerimiz bir ürün aldığı takdirde onun benzerinin başka yerde olmayacağını biliyor. Biz insanların üstündeki bir ürünü çıkartıp ikincisini de giydirmeye çalışıyoruz. Bunun için de her zaman farklı bir şey yaratmamız gerekiyor."
Öğrencilere büyük destek
Deride yerli tasarıma özel bir önem verdiklerini anlatan Dinç, "İlk yıllarda tamamen yabancı tasarımcılarla çalışıyorduk. Şu anda ise dünyayı takip ettiğimiz için yabancı tasarımcılardan doğal olarak sadece danışmanlık hizmeti alıyoruz. Son dönemde yabancı tasarımların kontrolü altında yerli tasarımcılarla bu işi geliştirmeye ve yerli tasarımcılarla çalışmaya başladık." dedi.
25 yıldır sektörde olduklarını ve firma olarak sektörde çalışacak öğrencilere her zaman destek verdiklerini kaydeden Dinç, "İDMİB'in Deri Meslek Lisesi'nden her sene mutlaka stajyer öğrenciler alıyoruz ve onlara işi öğretmeye çalışıyoruz. Onun dışında sektörde yıllardır yapılan tasarım yarışmalarına sponsor oluyoruz, yeni tasarımcıların yetişmesi için destek veriyoruz. Hatta en son bu yıl yapılan bir tasarım yarışmasında sponsor olduğumuz genç bir arkadaşımız birinci oldu. Gerçekten çok güzel bir koleksiyon hazırlamıştı. 8 parçalık bir koleksiyondu ama aslında 16 parça gibi geldi. Yani 2 taraflı giyilebilen, el işlemesi, çok zahmetli bir koleksiyondu. Biz de bundan büyük gurur duyduk. İhracatçılar birliğimiz ve bakanlığımız uygun gördüğü takdirde tasarım yarışmalarının kazananlarını yurt dışına eğitime gönderiyor. Bunlar çok güzel şeyler ve mümkün olduğunca artırılmasını istiyoruz. Sektörün kendi tasarımcılarını yetiştirmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz." dedi.