Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya ile Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten düzenledikleri basın toplantısında özellikle emek yoğun sektörlerde fiyat tutturamamaya bağlı pazar kaybı, ihracatta yaşanan düşüş ve ithal ürünlerin iç pazarda edindiği hakimiyetin, ülke ekonomisi için ciddi bir tehdide dönüşmesiyle ilgili sorunları ele aldılar. Üretici, ihracatçı ve perakendecilerin her geçen gün daha da ağırlaşan ekonomik zorluklar ve riskler karşısında yaşadığı sorunlar ele alındı.

D S C05029

Politika Analisti Kayıhan Nedim Kesbiç, ''Türkiye olarak OECD ortalamasının gerisinde kalmaya devam ediyoruz.” Politika Analisti Kayıhan Nedim Kesbiç, ''Türkiye olarak OECD ortalamasının gerisinde kalmaya devam ediyoruz.”

İçten, ''Emek yoğun bir sektör olan ayakkabı sanayimiz için 2023 zor geçti. Yüksek maliyetler nedeniyle fiyat tutturamadık. İhracatta adet satışlarımız yüzde 25 daralırken, kapanan fabrikalar nedeniyle istihdamımızın da yüzde 30’unu kaybettik. Biz asgari ücrette ocak ve temmuzda çalışanı ve işvereni mağdur etmeyecek kademeli bir artışın hem sektörlerimiz hem de enflasyonla mücadeleye katkı için daha isabetli olacağını daha önce açıklamıştık.'' dedi.

Bu değişim ile üretici fiyatları en az yüzde 25-30 civarında artış göstereceğini belirten İçten, ''Bu da perakende fiyatlarına zam olarak yansıyacak. Öte yandan, özellikle emek yoğun sektörler için devletimizden pozitif ayrımcılık beklentimiz vardı. Bu beklentimiz karşılanmadığı gibi asgari ücret desteğine de 200 lira gibi çok sınırlı bir artış yapıldı. Sonuç beklediğimiz gibi olmasa da yeni asgari ücretin hayırlı olmasını diliyorum. Sektör olarak bu zor dönemi istihdamımızda ve ihracatımızda en az hasarla atlatmak için mücadele edeceğiz.'' ifadelerini kullandı.

Toplantı sonrasında Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten Fuar Dergisi mikrofonlarımıza konuştu.

En büyük problemlerinin maliyet tutturamamak. Uluslararası piyasada ve iç piyasada yani sadece uluslararası piyasada değil iç piyasamızda da maliyet anlamında rekabet avantajlarını belirten İçten, ''2022'nin son çeyreğinden başlayarak 2023 ve 2024'te ihracatımızın düştüğü, buna mukabil ithalat oranımızın da arttığı bir sürecin içerisindeyiz. Türkiye'de üretim yapmanın pahalı olduğu, yurt dışına İtalya yakıbı getirmenin daha cazip ve daha ekonomik hale geldiği bir sürecin içerisindeyiz maalesef.'' dedi

Uzak doğudaki üretim şartları incelendiğinde 2 tane önemli noktada avantajları olduğunu belirten TASD Başkanı, ''İşçilik, 350 - 250 - 150 dolarlar seviyesinde ülkelerine göre değişmekle beraber bir iş gücü maliyetleri var. Bizim ülkemizde iş gücü maliyeti 1000 dolarlar seviyesinde, şu anda asgari ücretin maliyeti. Dolayısıyla bizim iş gücü maliyetimizi düşürmek gibi bir imkanımız yok. Türkiye'nin şartları ya o ülkelerin şartları birbiriyle aynı değil. Zaten düşmesini de beklemiyoruz, böyle bir beklentimiz de yok. Dolayısıyla ikinci farkımız olan hammadde girdi maliyetleri.'' ifadelerini kullandı.

Türkiye'de özellikle yeteri kadar üretilmeyen ya da hiç üretimi olmayan bir takım hammadde ve yarı mamüllerinde çok ciddi anlamda bir koruma önlemleri olduğunu belirten İçten, ''Devletimize yapmış olduğumuz görüşmelerde bu koruma önlemlerinin daha makül seviyelere indirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Korumaya karşı değiliz. Ayakkabı sektöründe yan sanayiinde belli oranlarda korunması gerektiğini, yani rekabet avantajı sağlayabileceğimiz oranlarda korunması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bunun da rekabetin de tamamen ruhunu öldürmeyecek şekilde, yani şirketlerin kendini de geliştirmesine de mani olmayacak seviyede ayarlanması gerektiğini düşünüyoruz.'' dedi.

%150'lere varan oranlardaki hammadde ve yarı mamüllerdeki koruma önlemlerinin ana sanayiye çok ciddi anlamda zarar verdiğini ifade eden Başkan, ''Ana sanayideki korumalar daha makul seviyelerde iken yan sanayide bile %150'lere varan koruma tedbirlerinin hiç kimseye faydası, yani yan sanayiye de faydasının olmadığını düşünüyoruz. Çünkü yan sanayicinin de kendini geliştiremediği bir ortamın içerisine giriyoruz. Eski teknoloji, eski tarz üretim yöntemleriyle çok daha yüksek fiyatlarla, çok daha yüksek karlılıklarla ana sanayiye malzeme satarak yan sanayi sektörümüzün de ayakkabı sektörünün gelişmesine bir katkı sağlamayacağını düşünüyoruz.'' ifadelerini kullandı.

Ana sanayiyi şu anda aşağı doğru giderken yan sanayinin daha fazla korunarak ana sanayiyi aşağı çekmesine müsaade edilmemesi gerektiğini vurgulayan Berke İçten, ''Bu bizim birinci öncelik konumuz ki burada yapılacak bir düzenlemeyle ayakkabı maliyetlerinin %25'e varan fiyatlarda geriye gelmelerin fiyat avantajı yaşayacağımızı da değerlendiriyoruz.'' dedi

Sahte ve kayıt dışı üretimlerin sektöre büyük zarar verdiğini belirten İçten,''Zarar yıllık 200 milyon çiftlere ulaşmış durumda. Özellikle iç piyasada çok ciddi anlamda bir pazar elde etmiş durumda. Kayıtlı üreticilerimiz, kayıtlı markalarımız sistem içerisinde çalışan devletin gerekliliklerini yerine getiren firmalarımızla çok ciddi anlamda zorlandığı bir sürecin içerisindeyiz. Buraya da çok hızlı bir şekilde müdahale edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü haksız rekabetin burada oluştuğunu görüyoruz. Hiçbir şekilde vergi ödemeyen, kontrollerden, testlerden geçilmeyen üretim şartlarında yapılan bu ürünlerin hem tüketicinin halk sağlığı açısından da zararları olduğunu hem de kayıtlı üreticilere haksız rekabet yarattığını düşünüyoruz.'' ifadelerini kullandı.

TASD Başkanı Berke İçten, sektör adına gelecek dönem için değerlendirmelerde buldundu:

''Şu anda ayakkabı sektöründe biraz önce de bahsettik ki 2022'den itibaren baştan beri ihracatta düşme, ithalatta artış var.
Özellikle önümüzdeki dönemde döviz kurlarının da yine bu seviyelerde devam edeceğini öngörecek olursak uygulanan ekonomi politikalarına karşı değiliz. Gecikmiş de olsa doğru politikalar uygulandığını düşünüyoruz. Sadece finans politikaları üzerinde yoğunlaştığımızı, reel sektörün biraz gözden kaçırıldığının, özellikle bizler gibi emek yoğun sektörlerin çok ciddi anlamda istihdam yaratan ,ki 350 bine varan bir istihdamdan bahsediyoruz burada, sektörlerin biraz göz ardı edildiğini düşünüyoruz. Yıl sonunda asgari ücretle bir düzenleme muhakkak ki olacaktır. Enflasyon karşısında çalışanlarımızın ve halkımızın da ezilmemesi açısından orada da bir güncelleme gelecek olduğunu düşünecek olursak. Döviz kurularının yine bu seviyelerde gitmesi durumunda zaten rekabetçilikten kopmuş olan ayakkabı sektörünün bu kopuşunun daha da fazla olma ihtimali olduğunu, tehlikesi olduğunu değerlendiriyoruz. Yetkili birimlerimizle, bakanlığımızla bunları paylaşıyoruz. Ayakkabı sektörünün dolayısıyla bir takım desteklerle korunması gerektiğini, bunun da en önemli yolunun şu anda global markaların, ithal gelen ürünlerin %30-%40'lık en azından oranlarının, Türkiye'de üretim şartının getirilmesi ki fabrikalarımızın çalışır hali, tekrar getirelim. Bunlar yapılmadığı takdirde ayakkabı sektörü küçülmeye devam eder. İstihdamı ki bizim için çok değerli olan şey iş gücüdür. Yetişmiş nitelikli elemanımızı da eğer bu tedbirlerde yerlere girmezse kaybetmeyle karşı karşıya kalırız.'' şeklinde konuştu

Editör: Sude Yılmaz