Organik Giyim Sanayicileri Derneği (OGSD), kürk ve deri sektörünü Türkiye iç pazarında daha görünür hale getirmek ve tüketicileri doğrudan üreticilerle buluşturmak amacıyla Zeytinburnu Fişekhane’de ‘Deri Günleri’ etkinliğini düzenledi. 7-9 Mart tarihleri arasında gerçekleşen organizasyon, yoğun katılımla karşılanırken, tüketiciler kaliteli deri ve kürk ürünlerine üretici fiyatlarıyla sahip olma fırsatı yakaladı.
OGSD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yavuz Boynukısa, Türkiye’nin kürk ve deri sektöründe dünya çapında önde gelen ülkelerden biri olmasına rağmen, iç pazarda bu ürünlerin hak ettiği ilgiyi görmediğini belirtti. "Sektörümüzün ihracata odaklanması nedeniyle iç piyasa yıllarca geri planda kaldı. Ancak son dönemde fiyatların düşmesi ve alternatif ürünlerle fiyat farklarının azalması, iç pazar için de büyük bir fırsat sundu. Tüketicilerimizin bu ürünlerle doğrudan üretici fiyatları üzerinden buluşmasını sağlamak için bu organizasyonu düzenledik. Bu ilk etkinliğimiz, ancak devamı gelecek," dedi.
OGSD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Musa Evin ise Türkiye'nin dünya çapında deri ceket ihraç ettiğini ancak kendi vatandaşına yeterince tanıtamadığını vurguladı. “Bu durum bizim için büyük bir eksiklikti. ‘Deri Günleri’ gibi etkinliklerle Türk derisini kendi halkımıza daha iyi anlatmaya ve sevdirmeye başlıyoruz,” şeklinde konuştu.
600 yıllık geçmişiyle Türkiye’de kürk ve deri sektörünün merkezi konumundaki Zeytinburnu’nda böyle bir etkinliğe ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadıklarını belirten Boynukısa, "Dünyanın üçüncü büyük ihracatçısı konumunda olan Türkiye’de üretilen kaliteli deri ve kürk ürünlerini artık iç pazara da kazandırma zamanımız geldi," ifadelerini kullandı.
'İhracatçı firmaların iç pazarı keşfetmesini istiyoruz'
Katılımcı firmaların ürün gamının çok geniş olduğunu ve her tüketicinin kendi bütçesine göre ürün bulabileceği bir organizasyon düzenlediklerini kaydeden Boynukısa, şöyle devam etti:
"Bizim ürünlerimiz çok büyük adetlerde üretilmediği için tüketicilerin çok rağbet ettiği alışveriş merkezleri gibi yerlerde pek satılmıyor. Aslında kişiye özel çok kaliteli ve güzel ürünler var. Biz de bu ürünleri böyle organizasyonlar ve sokak festivalleri ile tüketicilerle buluşturma kararı aldık. İlkini düzenlediğimiz bu organizasyonun devamı da gelecek. Ayrıca yine burada şimdiye kadar odağı hep yurtdışı olmuş ihracatçı firmalarda bir farkındalık yaratmak ve biraz da iç pazara odaklanmalarını sağlayıp burayı keşfetmelerini istiyoruz. Butik ve küçük adetli üretimlerde uzmanlaşıp ürünlerini tüm dünyaya satan firmalarımız için yeni bir yol açmak istiyoruz."
İç pazar süreklilik için de çok önemli
Türkiye'de üretilen deri ve kürk ürünlerinin yaklaşık yüzde 95'inin yurtdışına ihraç edildiğini belirten Boynukısa, bunun da çok büyük bir bölümünün Zeytinburnu'ndan karşılandığını ifade etti. Bu ihracatın bir bölümünün içeriye kaydırılmasının firmaların sürekliliği açısından da çok önemli olduğunu kaydeden Boynukısa, "Dünyada her an farklı durumlar yaşanabiliyor. Mesela uçak düşüyor, başka bir ülkede kriz veya bizden kaynaklanmayan farklı hadiseler meydana gelebiliyor. Tamamen ihracata bağımlı olmak o noktada sıkıntı yaratabiliyor. Firmaların iç piyasaya da satar hale gelmesi durumunda süreklilik ve gelişim de sağlanacak. Bu aslında tüm dünyada böyle. Ürettiğiniz ürünün kesinlikle iç piyasada da karşılığının olması lazım. Dışarıdaki ekonomik olumsuzluklardan dolayı zorlandığımız zamanlarda iç piyasamızın buna katkıda bulunması gerekiyor. Eğer biz sektör olarak iki tarafı birlikte götürebilirsek bu durum bizim ihracat adetlerimize de olumlu yansıyacak, ticaret hacmi büyüyecek, toplam adetlerde daha fazla rakamlara ulaşabileceğiz. Adetlerin yükselmesi içeride insanların ürünlere daha uygun maliyetle ulaşmasını sağlayacak." ifadelerini kullandı.
Deri ve kürk sektöründe sezonsal bir handikap olduğuna işaret eden Boynukısa, sektörün diğer tekstilciler gibi 12 ay boyunca tam kapasite ile çalışamadığı için markalaşmanın zorlaştığını ve yoğunluğun kış ve bahar aylarında olduğunu kaydetti. Firmaların çalışmalarının 12 aya yayılması için bu tip etkinliklerin çok önemli olduğunu söyleyen Boynukısa, "Bizim bu etkinliklerle butik firmalarımızın olduğunu insanlara göstermemiz gerekiyor. İhracatçılarımızın yerel marketlerle buluşmasını çok önemsiyoruz. Tüm amacımız bu." dedi.
Deriyi tanıtımlarla moda haline getireceğiz
OGSD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Musa Evin de dünyada deri sektöründe bir daralma olduğunu belirterek, yapılması gereken en önemli şeylerden birinin derinin moda olmasını sağlamak olduğunu kaydetti. Dericiler olarak bu yolda bazı girişimlere başladıklarını ifade eden Evin, "Ünlü tasarımcıları Türkiye'ye getirelim. Tabakhaneden başlasınlar, konfeksiyona ve saraciyeye kadar bitmiş ürünleri alsınlar gitsinler. Ünlü vloggerları getirelim, ürünlerimizi giydirelim, paylaşım yapsınlar. Onlar gelmiyorsa biz ayaklarına gidelim. İstanbul Ticaret Odası'yla bu işi yapmak için çok uğraşıyoruz ve inşallah onlardan da İhracatçılar Birliği'nden de destek alacağız. Derneklerimiz de desteklerse bu projenin çok ses getireceğine inanıyoruz. Bunun yanında yurtdışında çok popüler olan Türk dizilerini kullanmayı planlıyoruz. Burada özellikle derinin yaşayan ve doğal bir ürün olduğuna, çevreciliğine, döngüselliğine ve insanlığın ilk çağlarından beri var olduğuna vurgu yapacağız." dedi.
'Suni deri diye bir şey yok, gerçek deri çevreci ve sürdürülebilirdir'
Deri sektörünün son derece çevreci ve doğaya uyumlu bir sektör olduğuna vurgu yapan Evin, "Bir de suni deri denilen, deri görünümlü ve deri muadili ürünler var. Bunlar petrokimya mamulü, petrol muadili ve poliüretan ürünler. Yine aynı şekilde vegan deri diye bir şey çıktı. İçerisine deri kırkıntıları ve yaprak koyuyorlar, geri kalan hepsi polyester. Bu esasında insanları kandırmak. Bence burada hükümetin, devletin bu olaya el koyması lazım. Suni deri diye bir kelime yok. Gerçek deri son derece çevreci ve sürdürülebilir bir üründür. Gerçek deri ve kürk ürünlerinde asla av hayvanı kullanılmaz, hepsi çiftliklerde yetiştiriliyor. Etleri için üretilen hayvanların derilerini biz kullanıp insanlar için son derece kaliteli, doğa dostu ve sürdürülebilir ürünler tasarlıyoruz." diye konuştu.
Zeytinburnu'nu deri modasının başkenti yapmak istiyoruz
Zeytinburnu'nun dünyada derinin moda merkezi olduğunu ve buradan tüm dünyaya ürün gönderildiğini kaydeden Evin, şöyle devam etti:
"Dünyaya deri ceket satıyoruz, Türkiye'ye satamıyoruz. Ne acıdır ki Türkiye'ye deriyi tanıtamıyoruz. Ancak yapacağımız çalışmalarla Zeytinburnu'nu dünyada deri modasının başkenti yapmak istiyoruz. Bir de derinin üstünde çok yanlış bir pahalı algısı var. Neye göre, kime göre pahalı? Pahalı olabilmesi için başka şeylerle karşılaştırılması lazım. Deri, uzun seneler kullanabileceğiniz bir üründür. Nefes alır, doğaldır, sürdürülebilir özelliği vardır. Bizim bunu daha iyi tanıtmamız lazımdı. Özel günlerde en güzel hediye olması gerekirdi. Şimdiye kadar yapamadık ama bu organizasyonla artık Türk halkına Türk derisini daha iyi tanıtmaya ve anlatmaya başlıyoruz. Üstelik bu daha başlangıç. Biz bu organizasyonları Ankara'da, Trabzon'da, Kayseri'de, Gaziantep'te ve alım gücü olan diğer şehirlerde de düzenleyeceğiz. Deri Günleri'nde ürünleri maliyetine satıyoruz ve tüketiciler kumaş gömlek, ceket fiyatına deri ürünler alabiliyor."
Deride en önemli ihracat pazarının Rusya bölgesi ve Türk Cumhuriyetleri olduğunu belirten Evin, orada yaşanan savaştan dolayı ihracatın ciddi anlamda düştüğüne dikkat çekti. Tek pazara fazla bağımlı olmalarının sıkıntılarını yaşadıklarını ifade eden Evin, "Bizim ihracatta pazarları çeşitlendirmemiz lazım ama ondan önce buradaki pazarı bizim hareketlendirmemiz, kendi insanımıza satmamız gerekiyor. İnsanımıza satarsak onlar da çevrelerinde gösterecekler, turistler görecek, yabancılar görecek. O yüzden iç pazara büyük önem veriyoruz." dedi.