Türkiye'nin elma ve elma suyu ihracatında yüzde 27'lik artış: 2024 yılı için büyük hedefler Türkiye'nin elma ve elma suyu ihracatında yüzde 27'lik artış: 2024 yılı için büyük hedefler

Sürdürülebilirlik çalışmalarını odağına alan Türk tekstil sektörü; Hollanda'nın İstanbul Başkonsolosluğu ve İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) iş birliği ile bu yıl dördüncü kez düzenlenen Circular Textile Days (Döngüsel Tekstil Günleri)'deki yerini aldı. Hollanda'daki etkinlikle eş zamanlı olarak saha ziyaretlerinin de gerçekleştirildiğine değinen İTHİB Yönetim Kurulu Üyeleri; Türk tekstil sektörünün döngüsel ekonomi, sıfır atık politikaları ve sürdürülebilirlik adımları ile dikkat çektiğini belirttiler.

Türkiye'nin tekstil sektöründe attığı güçlü sürdürülebilirlik adımlarını vurguladığı Circular Textile Days (Döngüsel Tekstil Günleri), 15-19 Eylül 2024 tarihleri arasında Hollanda'da bu yıl dördüncü kez düzenlendi. Hollanda'nın İstanbul Başkonsolosluğu ve İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) iş birliği ile gerçekleşen etkinliğe İTHİB Yönetim Kurulu Üyeleri Sultan Tepe ve Necat Altın, UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, ETHİB Yönetim Kurulu Başkanı Jak Eskinazi, EHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş, Tekstil ve Hazırgiyim İhracatçı Birliklerinin temsilcilerinden oluşan 40'a yakın firma temsilcisi katılım sağladı. Türk tekstil sektörünün döngüsel ve yeşil dönüşüm sürecinin yanı sıra sektörün sürdürülebilirlik vizyonu, eylem ve projelerinin paylaşıldığı etkinlikte aynı zamanda saha çalışmaları da gerçekleştirildi. Türk heyet ilk gün Erdotex firmasını ziyaret ederek Hollanda Teşebbüs Ofisi (RVO), Hedgehog şirketi ve United Repair Center tarafından gerçekleştirilen sunumları dinledi. Etkinliğin ikinci gününde de katılımcı firmalar Spinning Jenny, Saxcell ve Schijvens firmalarını ziyaret ederek Hollanda'nın tekstil sektöründeki döngüsel ekonomi çalışmalarını yerinde inceledi.

Döngüsel ekonomide Türkiye öne çıkıyor

İTHİB'in standı olan tek Türk kurumu olarak etkinlikteki yerini aldığını ifade ederek Türk tekstil sektörünün sürdürülebilirlik çalışmalarını Türkiye panelinde anlatan İTHİB Yönetim Kurulu Üyesi Necat Altın; sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonominin dünya tekstil sektörü içerisindeki ağırlığının her geçen gün arttığını ve Türk tekstilinin bu yolda çok önemli adımlar attığını kaydetti. Sürdürülebilirlik konusunun tekstil sektörü açısından odak noktası haline geldiğini belirten Altın, sektördeki birçok firmanın sıfır atık prensibi ve döngüsel ekonomiye uygun üretim yöntemlerine yatırım yaparak sürdürülebilir uygulamalara büyük önem verdiğinin altını çizdi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın sıfır atık politikası, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın sürdürülebilir finansman çerçevesi ve Ticaret Bakanlığı'nın Yeşil Mutabakat Eylem Planı gibi adımlarının, sektörü daha sürdürülebilir bir geleceğe hazırladığını ifade eden İTHİB Yönetim Kurulu Üyesi Sultan Tepe ise şunları söyledi: "Türkiye'de yenilenebilir enerji kullanımının giderek artması ve bankaların yenilenebilir enerjiye sağladığı destek, Türk tekstil firmalarının bu alana önemli yatırımlar yapmasını sağlıyor. Firmalarımız atık azaltımı ve döngüsel ekonomiye odaklanmış durumda. Türk tekstil sektörü sıfır atık prensibi ile üretim yapan birçok firmasıyla döngüsel ekonomiye uygun yöntemler kullanıyor. Bu sayede sürdürülebilirlik odaklı projelerimiz ve yatırımlarımız her geçen gün artıyor. Sürdürülebilirlik konusundaki farkındalık ve yapılan yatırımlar rakip ülkelerden de ayrışmamızı sağlıyor. Uluslararası standartlarda sosyal ve çevresel uygulamaları benimseyerek sektörümüzü geleceğe hazırlıyoruz." dedi.

“Sadece üreticilere değil tüm paydaşlara ait olmalı”

Türk tekstil sektörünün dünyanın en büyük beşinci, AB'nin ise en büyük ikinci tedarikçisi olduğunu kaydeden Necat Altın, Türk tekstil sektörünün sürdürülebilirlik eylem planını açıklayan ilk sektör olduğuna dikkat çekti. Sektörün döngüsel ekonomi yolculuğunun kesintisiz devam ettiğini ancak, kendilerini zorlayan ve haksız rekabet yaratan bazı konular da olduğunu belirten Altın; sadece üreticilere yüklenilmesinin süreci son derece olumsuz etkilediğini kaydetti. Altın, "Bu konu sadece üreticilerin değil aynı zamanda tedarikçilerin, markaların, kamu, üniversite gibi tüm paydaşların ortak hareket etmesi gereken bir yolculuk. Her markanın kendi denetimleriyle birlikte 40'ın üzerinde sosyal uygunluk ve çevresel denetim süreçleri ve sertifikasyonu bulunuyor. Üretici, aynı sürdürülebilirlik hedefine ulaşmaya çalışırken farklı denetimlerle zaman kaybediyor ve maliyetleri artıyor. Bu durum sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlamak yerine, üreticilerin süreçlerden yorulmasına ve kaynaklarını asıl işlerine kullanamadan, denetim süreçlerine harcamalarına neden oluyor. Sürdürülebilir kalkınma amaçlarının devamlılığını sağlamak için çok daha kapsamlı ve birbirini anlayan çözüm odaklı iş birliktelikleri ile sürdürülebilirliği gerçekten destekleyen kararlara ihtiyaç duyuyoruz." dedi.

Editör: Sude Yılmaz